42 - Colossus (7)

287 42 2
                                    

Beng Zeng, Mu Lan söylediklerine kulak asmıştı, bu çocuk ileride ne gibi bir yardımda bulunabilirdi, şimdilik tek yapması gereken bu çocuğun kim olduğunu bulabilmekti. Bunun için onunla özelden konuşmak için bir yol düşündü. Sonuçta kimse birbirinin isimlerini göremiyordu, eğer isim göstermeyi açmadılarsa, bu kalabalıkta o çocuğu nasıl bulabilirdi. Bunun için genelden konuşmadan başka bir yolu yoktu. Birbirlerinin isimlerini vermedikleri için birbirlerini ekleyemezlerdi, oyuna yeni gelen güncelleme yüzünden genel sohbetten yazsanız bile isminiz gizlenerek gözükürdü.

Beng biraz temkinli bir şekilde konuşmayı mazur görmemişti. Sonuçta bu kendilerinin yararına bir durumdu.

"Hey, biraz önce can barı doluyor diyen kimdi? Bende o şekilde hissediyorum. Gerçekten iyi gözlem yeteneğin olduğunu düşünüyorum. Mümkünse ismini öğrenebilir miyim?"

"Hıhı aynen aq, can barı doluo."

"İsmimi öğrenip ne yapacaksın?"

"Kalleş lonca öl."

"Sizinle arkadaş olmak istiyordum."

"Peki ben kabul etmezsem."

"Keyfin bilir, bizde teklif var ısrar yok."

Tam konuşmalarının ortasında, Mu Lan Beng Zeng'e hemen zıpla demişti. Bu Colossus'un zıplayıp herkesi dondurduğu yetenekti eğer ki zıplamaz iseniz oracıkta, donma etkisi yiyebilirdiniz, üstelik bununla kalmıyordu şu anda ölebilirdiniz.

Beng Zeng Mu Lan'ın söylediklerini harfiyen yerine getiriyordu, bir yandan kendisine Defans yeteneği basarken diğer yandan Colossus'a saldırmaya devam ediyordu.

"Lan sikik, senin yüzünden öldüm, ismimi öğrenmeye çalışmasaydın, şu anda ölmüyor olacaktım."

Buz saldırılarında 200 milyondan fazla insan ölmüştü, bunlardan Beng'in konuştuğu çocuksa suçu Beng'e atmıştı. Beng bu çocuğa acayip sinirlenmişti, sonuçta Mu Lan ne dediyse onu yapıyordu, veletle konuşma başlatınca kendini bir bok zannetmeye başlamıştı.

"Kendi beceriksizliğin yüzünden bir başkasını suçlama, artık arkadaş olmak bile istemiyorum. Kaliteli bir fırsat ayağına gelmişti ama sen onu teptin."

"Kaliteli fırsatmış, götümün fırsatı. Sen kimsinde yüce beni, bu şekilde kışkırtıyorsun. Çabuk bana ismini ver, ver ki buradan çıktığımızda sana kaliteli bir adam nasılmış öğreteyim."

"Hastir lan ordan, önce ben sordum söylemedin, şimdide benim ismimi öğrenmeye çalışıyorsun, anca rüyanda, eğer ki bir gün tekrar karşılaşırsak sana dünya kaç bucak göstereceğim."

Mu Lan, Beng Zeng'e sorular sormaya başladı, genel sohbetteki atışmanın onlar olabileceğini düşünmüştü, sonuçta Beng Zeng gururlu bir insandı, eğer ona bu şekilde davranılırsa o da bu şekilde karşılık verirdi. "Naptın ismini öğrenebildin mi?"

"Mu, bu pisliği grubumuzda istemiyorum. Adam gibi soru soruyoruz verdiği cevaplara bakar mısın, neymiş ben ismini sordum diye ölmüşmüş. Ben sormasam bile ölecektin zaten. Böyle bir insanla yan yana savaşmak istemiyorum, ikimiz daha iyi olmaz mıyız."

"Bir bakıma ikimiz daha iyi oluruz ama, ileride 3 kişi olmadan yapamayacağımız şeyler çıkarsa?"

"Sikerim, bir başkasını buluruz, adam mı yok sanki."

Mu Lan bu olayı fazla üstelememişti, sonuçta Beng'in gururunu biliyordu. "Pekala, bir şekilde hallederiz o kısmı, zaten önümüz uzun, yapacağımız çok işler var. Sen de genel sohbetten yazmayı bırak, zaten kimliğini bulamaz. Bulsa bile bir şey yapamaz bu kardeşin burada ne günler için duruyor."

"Pekala. Sence bu Colossus'a saldırmamız daha ne kadar sürecek?"

"Yaklaşık yarım saattir çarpışıyoruz, yanılmıyorsam 1 saat kadar sürecek."

Birçok insanın umrunda olmadan toplayabildiği kadar eşyayı yerden topluyordu, sonuçta bazı insanlar çok fazla zengindi envanterlerinde birden fazla eşya taşıyorlardı, bunlardan bazıları katil idi, ve öldüklerinde normalden daha fazla eşya düşürdükleri için her yer eşya yığınlarıyla doluydu. Kimisi için burası adeta bir cennetti.

"Üff, şu kazandığım eşyalara bak, gerçekten bu Colossus'a geldiğime değdi. İşde böyle yiyin birbirinizi de bende bu şekilde faydalanayım."

"Puhahaha, katılıyorum, sayenizde karlı çıkan taraf olduk, öldürün birbirinizi daha çok öldürün, öldürün ki eşyalarınızı bizim olabilsin, Colossus sana tekrar minnettarlığımı dile getirmeme izin ver, Yüce Hükümdar Colossus, emret buyruğuna gireyim."

Bazı insanların kıvançları çok fazlaydı, ne dediklerini bile bilmiyorlardı.

"Hükümdarım, varsa bir arzunuz dilinize getirmekten çekinmeyin, sizin arzunuz benim için bir emirdir."

"Öl öl, seni lanet Hükümdar."

"Hükümdarlar asla ölmez, sizde af için dilenin yoksa sıra size de gelecek, aşağılık insanlar."

"Lan mal, sen de insan değil misin? Ne kafası yaşıyorsun orada acaba?"

"Sanane lan, Hükümdarım sizin içinizden geçecek."

Tanrıya Meydan Okuyan Okçunun DoğuşuWhere stories live. Discover now