Tanrıya Meydan Okuyan Okçunun Doğuşu

2 - Beng Zeng

Xen Zu'nun kafasını uçuran Mu Lan'ın gözleri kapanmaya başlıyordu. Bombanın patlamasının ardından yarım saat geçmişti. Günümüz teknolojisinde kurtarılması çok kolay olabilirdi. Ama çok fazla vakti olmadığını biliyordu. Çünkü patlayan bombanın çok yakınındaydı ve şarapnel parçaları vücudunu delip geçmişti. Mu Lan'ın vücudu oynadığı oyun sayesinde normal insanlarınkinden biraz daha iyiydi. Bu da nasıl yarım saat dayandığını açıkça gösteriyordu, ve yarım saat geçtikten sonra Mu Lan olay yerinde hayatını kaybetti.

Mu Lan gündeme damgasını vurmuştu...

-

-

Xen Zu'nun kafasını uçurduktan sonra, acı ve sevinçle hayata gözlerini yummuştu. Olayın üzerinden çok geçmeden gözlerini geri açtı. Sanki uykusundan uyanırcasına tanıdık bir yer ile karşı karşıya gelmişti. Telaşlı bir şekilde sağa sola bakarken kendisini çok tanıdık bir yerde bulmuştu.

Burası onun önceden yaşadığı odaya çok benziyordu. Ama bu nasıl mümkün olabilirdi ki. Daha demin Xen Zu'nun kafasını patlattığını, ve acı çektiğini hatırlıyordu. Ama şu anda kendisini kaybettiği evinde bulmuştu. Böyle bir şey mümkün olamazdı, yoksa olabilir miydi?

Mu Lan apar topar, yatağından kalkıp aynanın karşısına gitti. Şu anda küçülmüş gibiydi sanki 15 yaşına geri dönmüştü. Acayip tıfıl hali ile aynanın karşısında duruyordu, aşağı yukarı 40 kilo kadar bir şey idi. Siyah saçıyla uyumlu bir çift kırmızı gözü onu acayip gösteriyordu.

Mu Lan şaşkınlığını hâlâ giderememişti hemen odada bulunan bilgisayarının başına geçti. Ve tarihe baktı, 28 Ocak Pazar 2115'i gösteriyordu. Şu anda acayip mutluydu. Olayın nasıl gerçekleştiğinden emin olmasa da geçmişe dönmüştü bu ona verilmiş ikinci bir şanstı adeta, ve bu hayatında yaptığı hataları tekrarlamayacaktı. Şu anda büyük güne 2 gün vardı, ve hızlıca aklına bir plan gelmişti.

Tanrıya Meydan Okuyan'ı yeniden oynayabilecekti. Tam 20 Yıl öncesine gitmişti, ve üstelik oyunun açılmasına 2 gün önceye. Bu onun için paha biçilmez bir hediyeydi.

Madem bu onun ikinci bir şansıydı, ailesi ve arkadaşlarına acı çektiren heriflerden de intikamını almaya ant içmişti. Ama şu anda acayip zayıftı. Ve güçlenmesi gerektiğini ilk elden deneyimlemişti. Geçmişte yaptığı hataları bu hayatında tekrarlamayacaktı. Mu Lan şu anda geleceğin bilgisinide elinde bulunduruyordu. Şu anda her şeyi yapabilirmiş gibi hissediyordu.

Çok geçmeden telefonunu alıp. En yakın dostunu aramaya başladı. En yakın dostu şu anda hayatta olabilirdi.

....

En yakın dostu telefonu açtığında ise Mu Lan şu sesleri duymuştu: "Ne oldu kanka?"

Mu Lan'ın gözleri dolmuştu. En yakın dostu hâlâ hayattaydı.

"Hey Mu, orda mısın?"

Mu Lan dolan gözlerini silip cevap verdi. Evet Beng buradayım. 2 gün sonra Tanrıya Meydan Okuyan çıkacak onun için son çıkan cihazları aldın mı diyecektim.

"Aldım, Mu. Şanslıydık ki kalan son cihazları ben aldım. Hey oyunda hangi sınıfı seçeceğine karar verdin mi? Oyunda ki sınıfları duyurmuşlardı."

Evet kararımı verdim. 5 ana sınıftan okçu olanı seçeceğim. Sana ise paladin sınıfını öneriyorum. İkimiz müthiş bir kombo oluştururuz. Ne diyorsun.

"Mu, ben savaşçı olacaktım. Erkek adam dediğin savaşçı olur."

Beng bana güven. Dediklerimi yaparsan yenilmez olacağız. Adımızı duyan bize yol verecek. Ne dersin hadi be paladin aç.

"12 yıllık dostumsun. Sana güvenmeyeceğim de kime güveneceğim. Paladin açayım demek. Hani şu bi elinde gürz bi elinde kalkan olan elemanı mı?"

Aynen o adamı açacaksın. Bende okçu açacağım. İkimiz yenilmez olacağız. Şu anda neredesin. Cihazları eve getir hesapları kuralım. Bu akşam girip hesap oluşturmamız için sunucuları açacaklar. Sadece karakterlerimizi oluşturabileceğiz, henüz oyunu erişime açmayacaklar..

"Bende şu anda sana doğru geliyordum. Gelirken başka bir şey istiyor musun?" diye yanıtladı, Beng Zeng.

Mu Lan "Bir saniye şu anda bir şeye bakıyorum." diye internet üzerinde gezinirken gelen aramaya cevap verdi.

İnternette dolanan Mu Lan, orda harika kitapların olduğunu görmüştü. 30.000 Krediye vücut geliştirme kitabı, "Old Martial Arts, Bir kerede 10.000 Tekme" bu iki kitabı gördüğünde hemen Bengle konuşmasına devam etti..

Bizim atalarımızın geliştirdiği teknikleri yapay zeka sayesinde en üst şekilde kullanabilmemiz için geliştirilen kitaplar şunlar. "Old Martial Arts ve Bir kerede 10.000 Tekme" bu kitapları Zang Huan kitapçısında bulabilirsin. Bu iki kitabı al gel.

"Tamam. Alayım da. Sen bu kitapları ne yapıcan. Dövüş sanatlarına ilgin olduğunu bilmiyordum." alaycı bir şekilde yanıt verdi Beng Zeng.

"Erkek dediğin, Dövüş sanatları bilmelidir. Günün birinde belki işine yarayabilir. Bu teknikleri öğrenip uygulayınca sanada öğretebilirim. Ya da beraber öğrenebiliriz, beraber güçleniriz, ne dersin?" soru cümlesi ile karışık yanıt verdi Mu Lan.

"Tamam, Mu. Ben şimdi kapatıyorum kitapçının önüne geldim dediğin kitapları alıp sana geleceğim birazdan." diye yanıt vererek telefonu kapattı Beng Zeng.

Mu Lan, Ben Zeng'i de düşündürmeye başlamıştı. Sonuçta dostu birdenbire dövüş sanatlarına merak sarmıştı, ama birlikte gelişme fikri onu da heyecanlandırmıştı.

-

Yarım saat sonra.

Ding dong.

Mu Lan kapısının çalma sesini duymuştu. Şu anda kapısının önünde en yakın dostu vardı. Onu yıllardır görmemişti. Çok fazla vakit kaybetmeden kapıyı açmaya gitti.

Kapıyı açtığında ise kapıda ki gerçekten Mu Lan'ın en yakın dostu Beng Zeng oracıktı dikiliyordu, ve üstelik o da 15 yaşındaydı. Siyah saçlı kahverengi gözlü biraz göbekli bir genç, Mu Lan'ın gözlerini tekrar dolmuştu.

"Hey, ne oluyor. Beni çok mu özledin, neden ağlamaya başladın." diye alaycı bir şekilde konuşma yaptı, Beng Zeng hiç değişmemişti.

Ağlamıyorum, kapıyı açtığımda dışarının tozu gözüme girdi sadece.

"Tabii efendim, kesin öyledir." Beng Zeng alaycı tavırlarını sürdürüyordu.

Mu Lan ile Beng Zeng eve girmişlerdi. Mu Lan en yakın dostunun hayatta olduğunu öğrenmişti. Büyük ihtimalle aileside hayattaydı. Ailesi şu anda yurtdışına iş gezisine gitmişlerdi. Mu Lan ise liseye gittiği için Beng Zeng ile ev tutmuşlardı. O evde beraber yaşıyorlardı.

Mu Lan, gerçektende geçmişe gitmişti.