45 - Cüce Krallığı

308 39 0
                                    

Mu Lan ile Beng Zeng portala girdiklerinde, cüce krallığına ışınlanmayı seçtiler.

[Cüce Krallığına 1 Gümüş Karşılığında Işınlanacaksınız.]

[Kabul Et] / [Reddet]

İkiside kabul ete basıp etraflarını açık mavimsi bir ışık hüzmesi kapladı ve onları oracıktan ışınladı.

Gözlerinin önündeki manzaralar değişmişti kendilerini birdenbire Cüce Krallığında bulmuşlardı. Bu şehir devasaydı, cücelerin çalışkanlıkları her hallerinden belliydi. Binaların yüksekliğine oranla insanları kısaydı, minimalist yaşamayı sevdikleri için böyle bir şey yapmış olmalıydılar.

"Hey Mu, şu binaların yüksekliğine bak lan, bunlar cüce değil miydi neden bu kadar yüksek binaları olsun ki, daha küçük binaları olmaları gerekmiyor mu?"

"Boşver, takılma böyle şeylere gidip demirciyi bulalım ve seni demirci yapalım. Önümüzde çok yol var daha."

"Pekala." dedi Beng Zeng.

Mu Lan ile beraber portaldan ayrılıp demirci'nin yerini bulmaya koyuldular. Geçtikleri ara sokaklar modern binaları temsil ediyordu bir nevi. Sanki bu şehir kendi şehirleriymiş gibi hissetmişlerdi.

Çok geçmeden iki cüceye rast gelmişlerdi. Biraz insanı andırıyordu ama boyları daha kısa normal insanın bacaklarının uzunluğunda ve sakalları neredeyse yere değiyordu. Birisinin kırmızı sakalı varken diğerinin siyah sakalı vardı. Mu Lan çekinmeden cücelere soru yöneltmeyi esirgemedi.

"Afedersiniz, Demirciye ne taraftan gidebiliriz?"

"Bize mi soruyorsun, insan?"

"Evet. Siz buranın yerlileri değil misiniz?" Mu Lan aslında demircinin yerini biliyordu, buna rağmen cücelere soru sorma girişiminde bulunmuştu. Hesapları büyük ihtimalle izleniyormuş gibi hissediyordu. Çünkü Colossus'da en çok hasarı vurmuşlardı. İzlenmemeleri elde değildi. Temkinli davranmayı eksik etmiyordu.

"1 Gümüş verirsen seni oraya götürürüz. Yoksa gidip kendin bul, eğer bulabilirsen. Kıhıhıhı." Cüceler gümüş isterken garip bir tonda gülüyorlardı. Sanki ayaklarına enayi turistler gelmişti.

"Peki o zaman bir anlaşma imzalayalım, 1 gümüş karşılığında bizi demirciye götüreceksiniz. Anlaşma imzalamazsak kendimiz buluruz demirciyi. Karar sizin."

Cüceler bir müddet düşündükten sonra keyifsiz bir biçimde anlaşmayı imzaladılar. Yolunacak kaz ayaklarına gelmişti ama bu kazlar fazla uyanıktı. Sadece 1 gümüş koparabilmişlerdi.

"Mu neden 1 gümüş bunlara verdik la, biz kendimiz bulamaz mıydık. Şimdilik akışına bırak, hem yerel cüceleri bizi doğrudan demirciye götürmeyecek mi? 1 Gümüşe neler alırdık. Umarım ne yaptığını biliyorsundur."

"Tabii ki."

Bir müddet cücelerle beraber demircinin yolunu tutmuşlardı. Bir kaç sokak geçtikten sonra. Demirciye varmışlardı. İki cücede anlaşmayı yerine getirdiği için oradan ayrılmıştı.

Demircinin dükkanına baktıklarında ise onlarca kılıç ve zırh vitrinde asılı duruyordu. Bazılarında kendi yansımanı çok net görebiliyordun. Vitrine paralel bir şekilde kılıç döven küçük bir şey dikkatlerini çekmişti. O buranın demircisiydi, ona baktıklarında ise beyaz saçı sakalına karışmış yere değiyordu yüzündeki kırışıklıklar sayılırken vücudundaki kasları tıpkı kaya parçası gibi sert gözüküyordu.

Beng Zeng tam konuşma başlatacakken, Mu Lan onu durdurdu. Çünkü demircilik sabır isteyen bir işti, eğer ki onu durdurmamış olsaydı muhtemelen demirci onu asla kabul etmezdi.

"Mu beni neden durdurdun la."

"Şu anda önemli bir işin ortasında, sence onu rahatsız etmek doğru mu? Bunun sonuçlarına katlanırsak? Hiç düşünmedin değil mi? Sadece işinin bitmesini bekleyelim."

"Yoo düşünmedim, biz buraya demirci olmaya gelmedik mi? Hemen olayım işde demirci daha ne?"

"Beng bazı şeyler sabır ister, senide bu yüzden demirci yapmak istiyorum birazcık sabırı öğrenirsen ikimiz içinde çok faydalı olacak. Yoksa bende demirci olurdum sıkıntı yok yani benim açımdan ama senin gelişimin içinde büyük önem arz ediyor. Şimdi uslu uslu bekle."

"Peki," dedi Beng Zeng mutsuz bir şekilde. Sanki onu demirci olmaya zorluyormuş gibi hissediyordu.

....

İkisi sakince beklerken demirci kılıcı dövmeyi bitirmişti. Kafasını kaldırdığında bu ikisinin hâlâ dükkanında olduğunu görmüştü. Bu ikisi ne istiyor olabilirdi ki?

"Hey siz ikiniz. Ne istiyorsunuz, bu kadar beklediğinize göre önemli bir şey olmalı haksız mıyım?"

Beng Zeng konuşucakken Mu Lan araya girip ikna edici bir dilde demirciyle sohbeti başlattı. "Demirciliğine hayran kaldık, ama benden daha çok arkadaşım hayran kaldı, o kadar hayran oldu ki kelimeleri düzgün seçemeyecek hale geldi bile. Onun yerine ben konuşuyorum, sizden demirciliği öğrenmek istiyor."

"Demircilik öyle sandığın kadar basit bir iş değil evlat, geri dönsen seninde hayrına olur."

Tanrıya Meydan Okuyan Okçunun DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin