M.L 4.34

7.1K 740 135
                                    

Size 3000 kelimelik bölümler yazıyorum ve siz bir yıldıza basmayı yorum atmayı unutuyorsunuz arkadaşlar. Kaldı şunun şurasında 3-4 bölüm. Sıkıldık mı? Sarmıyor mu? Her bölüme ayrı ayrı konular düşünüyorum 190 bölüm oldu ve bölümlerin hiçbirisi kısa değil. Trio atıyorum haberiniz olsun. İyi okumalar.

Annemle beraber bebeğimin iki aylık kontrolünden geldik. Benim oğlan maşallah kiloya boya gidiyor. Doktorumuz uzun boylu bir erkek olacağını daha iki aylık olmasına rağmen garanti veriyor. Bir zahmet amk. Anası babası ufak tefek insanlar değil. Babası uzun boylu, anası da kısa sayılmaz. E böyle de süt içmeye devam ederse, ki devam edecek, boy alır başını gider tabi.

Kontrol saatinde kocamda yanımıza geldi ama çıktığımız gibi fabrikaya geri döndü. Biz annemle eve geldiğimizde annemlerin eve geçtik. Aydın dedemlerden geldiğimizin ertesi günü ilk kez oğlumla beraber buraya kahvaltıya geldik. Evde olduğu gibi değildi. Her yeri inceliyordu. Bu çocuk babası gibi rahatına da düşkün bence. Buradaki beşiği beğenmiyor bebeğim. Emerken uyudu, beşiğine bıraktığım zaman ağlayınca tekrar kucağıma aldım. Kucağıma alır almaz uyudu.

Bir konuda bana çekmiş olabilir oğlum. Ben kocamın kollarının arasındaki sevdiğim sıcaklıkta uyumayı seviyorum, oğlumda anasının kolları arasındaki sıcaklığı sevdiği için uyuyor. Canımın en güzel yeri.

Annem ikimize birer kahve yapıp getirdi. "Uyuyor mu kızım?"

"Bırakınca ağladı, ama burada uyuyor." Kocaman beyaz yanaklarını şişirerek gülümsedi. "Rahatını biliyor, anasından ayrılmak istemiyor yavrum. Babaannesinin bir tanesi. Güzeller güzelim benim. Yakışıklı oğlum." Saydırıyordu, bitmiyordu.

Kahvesini bırakıp konsoldan fotoğraf albümü getirdi. "Hazır oğlan uyurken sana Aykut'un  bebeklik resimlerini göstereyim kızım." Yanıma oturup albümü açtı.

"Bak bu ilk anı. Gerçi şimdiki gibi doğuma fotoğrafçı falan girmiyordu, sizin ne güzel oldu resimleriniz." Aynen, doğumda fotoğrafçı girmişti, her anımızı çekmişti. Hepsi çok güzel resimlerdi.

"O zamanlarda Ahmet'in fotoğraf makinası vardı, her şeyi çekerdi. O çekmişti bu resimleri." Aydın Alparslan gerçekten babasına benziyor. Gözleri hariç. Göz rengi hariç aynı babası. Benimle yakından uzaktan alakası yok. Metalci şerefsizlerin dediği gibi 'Reisi doğurmuşum' sanki.

Kaşlar, burun, dudaklar, yanaklar.. Her şeyiyle babasıydı. "Aykut'ta çok ağlıyordu ama Aydın Alparslan kadar değildi. Uykusuna dayanamazdı, uykusu geldiği gibi uyurdu. Bak bu da eve geldiğimizde çekindiğimiz resim." Sıra sıra dizdiği resimleri, bir bir gösteriyordu.

"Bak bu ilk yaş doğum günü." Çok tatlı. Yerim ben bu reisi. O zaman bile duruşu dimdik, dedemin oğluma deyişiyle, çakı gibi.

"Yaşına gelmemişti daha yürümeye başlamıştı." Yürürken çekmişler. Çıplakken, duştan sonra çekmişler. Amk bu çıplak erkek resmî herkeste var bence. Asil bok kafalısının da vardı böyle bir resmî.

"Geçen gün yıkadığımızda Aydın Alparslan'ı da çektim böyle." dedi gülerek. Evet her erkekte olan fotoğraftan oğlumda da olmalı. Aman eksik kalmasın.

"Bu anaokuluna ilk başladığı gün." Kahkaha atmak istedim ama oğlumun uyumasından dolayı atamadım. Çok tatlı. O kadar tatlı bir çocuk ki, şükür edesim geldi oğlum babasına benzediği için.

Altında lacivert pantolon, üzerinde beyaz gömlek. Önünde maşallah yazısı, kafasında şapka, elinde sopa. "Bu sünnetteki fotoğrafı."

Fotoğrafı elime alıp dikkatlice kocama baktım. O zamanda okyanus bakışları varmış. O zamanda Türk kahvesinden okyanusu varmış. Yerim kocamı. Aşkım depreşti resmen.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin