M.L 4.26

7.9K 737 245
                                    


Herkese merhaba. Uzun zamandır burada yokum. Özlediniz biliyorum. Bende özledim. Ama bölüm yazacak durumda değildim. Canım, kanım, amca oğlum, ailemizin en küçüğü, kuzenim, elimizde büyüttüğümüz, daha yaşı 16 olan dedemin son torunu intihar etmişti. Bölüm yazacak kadar iyi değildim. Hala değilim ama kafa dağıtmak için girdim buraya. Sabrınız için teşekkür ederim. Sonraki bölüm ne zaman gelir inanın bilmiyorum. Yazdığım gibi atarım. Sizleri seviyorum.

"Baba oldum baba."

Üçümüzde ağlamaya devam ederken bebeğimizi aramızdan aldılar. Giyinmesi gerekiyordu. Anadan doğma duruyordu çünkü hala.

"Kilo 3550 gram, boy 51 cm, kafa çapı 35, doğum günü 3 Ocak, doğum saati 07.50."

9 aylık bir süreç. Her gün biraz daha büyüyen karnım. Her gün hareketlerini daha fazla hissetmem. 13 saat süren doğum maceramızın sonuna geldik.

Aydın Alparslan'ı temizleyip ince bir çarşafa sararak odadan çıkarttıkları zaman Evren hanımın benimle işi bitmemişti. Bebeğin eşi denilen plasentayı çıkarttı.

"İyi miyiz anne?" diye seslendiğinde hala ağlamaya devam ediyordum. "Kalkabilecek misin?" Ne ağrım kaldı, ne sancım. Onu gördüğüm an her şey bitti. Değer demiştim dimi? Değer amk. Hem de ne değer. Kocamın dediği gibi, ömrümü harcamaya değer.

Başımı sallayıp kocamın yardımıyla ayağa kalktığımda odadan lohusa pijamalarımı getirdiler. Hemşire kız sağolsun bacaklarımı silip giyinmeme yardımcı oldu.

"Tartıl bakalım." Amk daha burada mı tartılacağım lan?

Doktorun dediğini dinleyip kenardaki tartıya çıktım. 48 kilo ile hamile kalıp, 63 kilo ile doğuma girdim. Ve doğumun üzerine 55 kiloyum. Fazlam sadece karnımda var. Onun dışında kocamın dediği gibi arkadan bakınca zaten hamile olduğum anlaşılmıyordu bile.

Kocamın eli belimde sarılarak doğumhaneden çıkıp odamıza doğru adım atmaya başladık. İkimizde susmuş değildik. Odaya girmek üzereyken durup yüzünü sildi kocam. Bebeğimizin içeriden ağlama sesi geliyordu. Kapıyı açtığımızda bütün aile başında toplanmış hemşirenin giydirmesini bekliyordu.

Beni gördükleri gibi iyi olup olmadığımı sordular ama sorular umurumda değildi. Gözüm açık mavi tulumunu giyen bebeğimizdeydi.

"İyiyim." diye kestirip attım.

Yatağa oturup bebeğimin başında giyinmesini bekledim. Hemşire hazır olur olmaz uzanmamı istedi. Bacaklarımı uzattım ama yatmadım.

Kucağıma doğru uzatırken "Emzirmen gerekli." dedi. Çünkü bebeğim hala ağlıyordu.

Bunu duyan amcam ve babam dışarı çıkacaklardı. Ama çıkmadan ikisi de başıma geldi. Babam alnımdan öpüp geri çekilirken elini yüzümden çekmedi. "İyisin kızım dimi?"

"Bugün yeniden doğdum baba. En az Aydın Alparslan kadar iyiyim." Gülümseyişime dolu gözleriyle gülümseyerek karşılık verdi. Aynı şekilde amcamında yüzü gülerken gözleri doluydu.

"Güzel kızım benim. Her şeyden daha çok yakıştı sana anne olmak." Kucağımdaki yeğenine bakıp tekrar bana baktı. İkisi de kapıya yöneldikleri zaman hemşire nasıl emzireceğimi anlatmaya başladı.

Petek abladan gördüğüm kadar biliyordum. Biraz daha anlatıp Alparslan'ında hevesle emdiğini görünce dışarıya çıktı. Kocam yanıma oturup bir bana bir bebeğimize bakıyordu.

Annemle yengem hala ağlıyordu. Berrak bir yandan ağlayıp bir yandan fotoğraf çekiyordu. İlk kez kucağımıza almışız. İlk kez emziriyormuşum falan filan.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin