M.L 1.3

29.5K 2.1K 1.9K
                                    


Beni takip etmeyi ve beğeni atmayı unutmayalım lütfen. Ve instagram hesabım atikesungunapsa. 

Bölüm düzenlendi...

Şu hayatta insan başına ne geleceğini asla bilemiyordu ve fakat, seçimlerimiz bizim kaderimize attığımız imzalar oluyordu. İnsan düşündükçe mi batıyordu, battıkça mı düşünüyordu bilmiyordum ve fakat, hem batıyor hem düşünüyordum. Bazen en karanlık anları yaşamadan ışığı göremezdik. Güneş varken gözümü kısardık ve fakat yağmur yağdığında güneşin kıymetini anlardık. Çünkü güneş ıslatmaz, ısıtırdı. Güneşi gördüğümüz zaman gözlerimizi kısmak yerine bakmaya inat etseydik, yağmur yağarken şemsiye açmak yerine ıslanmayı kabul etseydik, hayatlarımız çok daha kolay olurdu aslında.

Sizce de öyle değil mi? Yanmamız gerekirse yanacak, ıslanmamız gerekiyorsa ıslanacaktık ki en ufak bir zorluğa denk geldiğimiz zaman gardımızı düşürmeyecektik. Islanınca hasta olmak gibi...

"Sabahın kör vaktinde ne bok aramaya geldin Mısra?" dedi Yeliz üzerinde pijamalarla ve gözleri şiş haliyle. Açamıyordu henüz gözlerini. "Çekil kız kapıdan!" deyip gülerek içeriye girdim. Okuldan kaçmıştık, pardon okula hiç gitmemiştik aslında. Çünkü bugün okula gidesim yoktu. Herkesi örgütlemiştim. Betül'le beraber geçen seneki arkadaşlarımızla takılacaktık bugün.

"Hepsi kırık bunların. Allah'ım neden normal insan vermezsin benim başıma!" Tavana kapalı gözlerle bakıp isyan çıkartıyordu. Çantamı tam doldurmamıştım ve kenara koyup koltuğa oturdum. Yeliz'in bu haline gülerken, "Nerede bizim öküzler? Saat kaç oldu gelmediler hala." dediğimde gözlerini açmayı başardı. "Saat daha 7 Mısra." dedi kocaman ela gözlerini patlatarak.

"Anacım size neler aldım gelirken?" diyerek Berkay girdi içeriye. Zile basmıyorduk çünkü İnci teyze hala uyuyordu. Masanın üzerine aldığı poğaçaları bırakıp ikimizi de şapur şupur öptü Berkay ve tam oturduğu sırada Merter'le Gökay'a kapıyı açtı Yeliz. Garibim elinde telefonla kapıda bekliyordu. Onlardan hemen sonra Betül ve Neslişah da gelince kahvaltı hazırlamaya başladık.

Gökay'ın elinde limon filesi görmeyince dün bana verdiği sözü hatırlatmak için elimdeki bıçakla üzerine yürümeye başladım. Dün onları örgütlerken Gökay okuldan kaçma mevzusuna çok sevinmişti ve bir file limon alacağına söz vermişti. "Nerede benim limonlarım?" diye sordum dişlerimi sıkarak. Arkadaşın alıcıları tehdit unsuru tespit etti ve geri geri gitmeye başladı.

Ellerini kendine siper edip, "Gelme üstüme! Gelme vereceğim şimdi!" diye gülerek çantasına eğildi. Limon filesini üzerime atınca bıçağı havaya kaldırdım ve bir limonun tam ortasından yakaladım. "Nihahahaha." diye kötü bir ses çıkartıp bıçak ve limon filesiyle beraber mutfağa geri döndüm. Şimdi ben bu limonlarımı cağnımlarımı ekmek arası bile yapardım.

Babamla annem Uludağ'ın yamaç köylerindendi. Babam köye yaptırdığı evinde yaşardı. Ben, annem babamın yanına gittiği zamanlarda başımın çaresine baktığım için az çok bilirim mutfak işleri ama Betül'ün anası, Betül'e hep iş yaptırırdı. Hamarat bir arkadaştı. Buradan çıkınca yine bir çocukla buluşacağını söylediğinde, 5 senelik ilişkisini yaz başında bitiren ve aşk acısı çeken Merter ciddi bir tehdit etti. "Seni bir gün eşek sudan gelene kadar döveceğim Betül."

O esnada İnci teyze uyandı. Hepimize selam verip eline bir poğaça aldı ve işe gitti. Merter, Betül'ün bu sevgili durumlarına sinir oluyordu çünkü kendisi aldatılmıştı. Betül de böyle şeyler yapmaktan asla kaçmaz, kimseye de aşık olmazdı. Neslişah'ın bu sene Ankara'ya okumaya giden sevgilisi vardı ve Yeliz erkek arkadaşla takılmayan birisiydi. Berkay sevmezdi zaten, Gökay da gününü gün eden cinslerdendi.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin