M.L 3.54

8.3K 758 261
                                    

Cumartesi sabahına kadar, yani şu ana kadar anca çamaşır işiyle uğraştım. Dersem yalan olur. Çünkü tek işim o değildi. Ev hanımı olmak zor iş amk. Bitmiyor evin işi. Daha şimdiden başladım on senelik kadınlar gibi konuşmaya. Sonumuz hayrola artık. Daha ne diyeyim? Bişey demeyeyim amk. Ne diyeceğim sanki?

Dün sabah erkenden kalkıp reisimle beraber kimlik işimi hallettik. Onunkini de aynı zamanda. Çünkü artık evli yazıyordu ikimizin kimliğindede. Dönüşte buraya en yakın özel hastane olan Ceylan hastanesine girdik. Otelde doktor amca kan ölçümü yaptırın demişti ya hani, o ölçümü yaptırmak için.

En boş dahiliye doktorundan randevu istedik, yarım saat sonrasına verdiler. Bekledik doktor beyi, saat gelince girip derdimizi anlattık. Hemen kan aldılar kocamdan. Öğleden sonra sonuçları çıktı, hastaneyi arayıp doktorun sekreterinden sonuçları öğrendik. Çok şükür korkulacak bişey yokmuş. Reçete için numaraları mesaj attılar reisimin telefonuna, o da gidip aldı. Kanı sulanmış bebeğimin. Deli gibi akıyor zaten ben biliyorum onu. Hani doktor demese bile ben farkındayım. Yoksa o nabız yarış atı gibi dört nala koşmaz her dakika dimi yani?

Eve geldikten sonra akşama kadar bir yandan ütü yapıp bir yandan bugün için hazırlık yaptım. Davet edilecekler listesi oldukça fazlaydı. Ev temiz olsa bile yengemin tarif defterinin bütün sayfalarını resim olarak göndermesini istedim. Canımın içi reisçim terası yıkadı sağolsun, bahçedeki takımı falan yıkadı. Adam çalışıyor be. Valla bak. Yapıyor yani.

Annemden de görmüştüm ama yengemde daha çok şahit olmuştum. Sabah gelen misafir öğlene, öğlen gelen misafir akşama kalıyordu genelde. Daim oluyor misafirler. Akşam gelende kesin geceye kalır. Bekliyorum ben bunları.

Her ne kadar annemler cantık ve ayran siparişi vermiş olsalar bile gece yarısına kadar poğaçalar, börekler, kurabiyeler, tatlılar hazırladım. Ressamlık kızlarını da çağırdım Mevlüde ama kalabalık olacak diye yarın sabah kahvaltıya gelmek istediler. Teklif kabul edildi, metalci beylerde gelmek istemişler çünkü. Aman benim başım boş kalmasın be, aman be.

Sabahın köründe kalkıp kahvaltı hazırladım. Reisçim kocacığımı da uyandırdım ama surat beş karış. Böyle mahkeme duvarı suratıyla bile karizmatik bu şerefsiz. Uzun saçları dağılmış, eliyle geriye atıyor, yine dağılıyor.

"Cumartesi sabahı 8'de kalkılır mı amk?" Sesine kurban anam.

"Sofradasın Aykut küfür etme. Bende yorgunum ama napalım?" Sesini çıkartmadan kahvaltısını yapıp kalktı bebeğim. Ona yatağı toplama görevini verdim, ne kadar yapabilirse. Çok bi beklentim yok ama neyse artık. Olduğu kadar. Olmadığı kader. Kendimde bütün evi anca bir saatte sildim. Bütün tuvaletleri yıkadım. Hepsine temiz havlular koydum. Derken sonunda duşa girebildim.

Çıktığımda annemle yengemin sesi geliyordu aşağıdan. "Ay bir sürü şey hazırlamış bu kız."

"E napsın Belkıs abla, ilk misafirleri. Benden öyle gördü." Böbürlenme be yenge.

"Evde de yapacak iş bırakmamış bize."

"Yapar o. Doktora gittiği zamanlarda kafayı dağıtmak için çok uğraşıyordu, yaptığın banaysa, öğrendiğin kendine diyordum hep. O da yapıyordu, öğrendi maşallah." Ay evet. Sürekli aynı cümleyi söylerdi bana. Malı sattın be yenge, bu kadar övmene gerek yok yani. Alan aldı, satan sattı.

Saçımı kurutup, makyajımı yaptı hemen. Öğlene geliyordu saat, misafirler gelmeye başlardı.

"Oğlum ne ara yaptı Mısra bunları?"

Güldü bizim egolayzır bozuntusu. "Dün yaptı hepsini, canı çıktı."

"Sarma bile sarmış. Bende diyorum temiz evi temizliyor herhalde bu kız."

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin