M.L 4.11

6.9K 749 286
                                    


Nasılsınız canımlar? Bişey söyleyeceğim. Yarın belki bölüm atamayabilirim. Biliyorsunuz ki yarın çocukların sokağa çıkma izni var. Bende doğal olarak Cihangir'le beraber sabah 11'de çıkıp öğleden sonra 3'te eve anca girebilirim. Yaşamama gibi bir ihtimalim var. Anlayışınız için teşekkür ederim şimdiden.

Ben ne bok mu yiyorum? Durun ve dinleyin amk.

Pazartesi sabahı alarmı kapatıp uyumaya devam ettim. Çünkü okula gitmeme kararı aldık Ahsen'le beraber. Ama yine de uyuyamadım. Aklıma Ahsen'in yaptığı şerefsizlik geldi. Telefonuma baktığımda kocamdan mesaj gelmediğini görmenin yaşattığı boktan duygu yüzünden yerdeki terliğimi Ahsen'e doksandan çaktım. Tam kafasına isabet etti.

"Ne oluyor amk sabah sabah?" diye isyan ederek kaldırdı kafasını.

"Ananın şeyi oluyor. Şerefsiz oda arkadaşım, neden Bursa'ya gittiğimi söyledin kocama bok?" Ben hala yatıyordum yerimde. Kafasına denk gelen terliğimi alıp bana atarken yorganı üzerime çektim. Üzerime geldi ama yorganda kaldı.

Yorganı indirdiğimde Ahsen yine ağlıyordu. Telefonuma bir daha baktım, bir bok olduğu yoktu. Berkay arayana kadar. Berkay hala okulunu bitirmediği için gitmemişti askere. Yemin ederim size, Berkay askere gitsin gelmişinden geçmişine döverler. Gitmesin amk. Hakkaten ya.

Berkay askere gitmesin. İmza falan toplayalım bence. 'Berkay askere gitmesin diyorsan Berkay yaz 1111'e gönder. Berkay askere gidip dayak yemesin.' Kampanyayı başlattım brolar.

"Efendim?" dedim ağlamaklı bir sesle.

"Aşkım." Çok içten konuşuyordu, her zaman olduğu gibi.

"Allah reisine tez zamanda kavuştursun inşallah bebeğim, su gibi gitsin, su gibi gelsin annem."

Cevap vermeden Ahsen'in haykırış sesine eşlik edip bende haykırmaya başladım.

"Ay noldu? Gider gitmez şehit mi oldu?" diye cırladı.

"Lan suusss!" dedim ağlarken. "Ne şehidi lan, daha dün öğlen teslim oldu."

"Annem sen neden böyle ağlıyorsun? Altı üstü altı ay kadarcık."

"Söylemesi kolaaayyy." diye bağırdım bu seferde. "Kocam gitti lan benim. Üç hafta göremeyeceğim. Aramadı bugün.."

Onunda sesi titrek gelmeye başladı. "Aşkım ben ararım seni." Lan kocamın yerini nasıl tutacaksın sen?

"Seni çok seviyorum Mısra Dinçsoy." demeye çalıştı Aykut gibi ama ağlıyordu.

"Mısra reis, seni seviyorum."

"Berkaaaayy. Deme öyle deme." Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum valla yalan yok.

"Ay tamam be." diyip kendini toparladı. Şimdi ağlamıyordu. "Demem bir daha, deli kız seni. Neyse aman Allah kavuştursun, kapatıyorum ben." Bişey dememe fırsat vermeden kapattı bile. Asıl kendisi deli. Bide bana diyor utanmaz.

Telefonu komidine bırakıp ağlamaya devam ettim. Yastığımı alıp yüzümü gömerek ağladım. Ahsen'in ayaklandığını farkedince ne yapıyor diye merak edip yastığı yüzümden çektim. Camı açmıştı, ben havalandırmak için zannettim ama öyle değildi. Camın önünden dondurma kutusu alıp yanıma geldi.

"Bu ne?" İkimizde susmuştuk artık.

"İçli köfte?" İçli köfte?

"Buyur?" diye sordum gözlerimi kısarak.

Yine ağlamaya başlayıp açıklama yaptı. "Doğan çok sever içli köfteyi.." Bir ısırık aldı. "..kayınvalidem yapmış, ama çok yapmış. Benim yanıma da koydu.." Bir ısırık daha aldı, ağzı dolu dolu konuşuyor. "..bende normalde sevmem ama bu sefer hoşuma gitti." Elime bir tane alıp sabah kahvaltısı niyetine içli köfte yiyecektik.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin