M.L 2.28

9.3K 953 249
                                    

Bölümleri atlamayın arkadaşlar. Konudan sapmayın. İyi okumalar. Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum.

"Bu yaşadıkların.." Dedi psikiyatrim Burak bey. "..sadece Aykut'un suçu mu sence?"

Gözümü odanın belirsiz bir noktasına dikmiştim. Sabah Asil'le beraber geldik buraya. Zaten her daim yanımda. Gece, gündüz. Okula getirip, eve götürüyor. Staja getirip, götürüyor. Boş gezenin boş kalfası oldu iyice. Okul bitti ya amk, sürekli başımda bitiyor.

İyi geleceğini söylüyor psikiyatrinin de. Ne kadar iyi gelirse.. Bence çok iç açıcı değil ama, neyse artık.

"Bilmiyorum.." Gözümden iki damla yaş aktı. "Tek suçlu o değil ama.. o kendine fazla inandırdı beni." Sesim titriyordu. "Çok güveniyordum ona.. Bana böyle bişey yapması.. Ayrılalım bile demedi.." Gözlerimi kapattım.

"Deseydi daha mı az üzülürdün?"

"Bilmiyorum. Böyle boşlukta kaldım.." Sesim öylesine az çıkıyordu ki, geçirdiğim krizlerde çok bağırıyormuşum, kendimi paralıyormuşum. Öyle diyorlar. Ses tellerim ve boğazım inanılmaz acıyor.

"Şu an ona karşı ne hissediyorsun?"

Duraksadım. Bir süre düşündüm. İç sesimi dinledim. Ne hissediyorum?

"Çaresiz hissediyorum sadece. Ben.. böyle çaresiz kalacak bir insan değildim. Ben baş etmesini bilirdim. İlk zamanlarda ondan intikam almak istiyordum ama, şimdi istemiyorum. Yoruldum. Çok yorgunum. Günlerce, hatta aylarca yataktan çıkmak istemiyor canım."

"İlk kez bu kadar uzun konuştun biliyorsun dimi?" Gülümseyerek baktı yüzüme.

"......" Biliyorum. İlk kez bu kadar çok anlattım. Aykut'a nefret kusmak dışında ilk kez birisiyle bu kadar uzun konuştum. Bu kadar fazla cümle kurdum.

"Ailen için söylemek istediğin bişey var mı peki? Onlara karşı ne hissediyorsun?"

"Benim ailem olmadığını söylemiştim size. Ben kimsesizim demiştim." Gözümdeki yaşlar kendilerini yağmur damlası zannediyorlar. Sağanak şeklinde yağmaya devam ediyorlar. Aceleci davranıyorlar.

"Aykut.. bana aile sözü vermişti. İnanmıştım." Hem de çok inanmıştım. "Ama olmadı. O zora gelemedi. Yemedi."

"Şimdi Aykut'tan intikam almak istemiyor musun gerçekten? Öyle söyledin az önce.."

Başımı dikleştirdim. "İstemiyorum. Ben yanlış bişey yapmadım. Ne aileme, ne Aykut'a. Ama ben her seferinde birisinden darbeler yedim. Asil! Her şeyin başında o vardı. Onu kurtarayım derken kendimi attım öne. Sonra Aykut. Babam ne derse desin hep onu savundum. Asla laf söyletmedim. Ama o bana öyle yapmadı.. Yine de intikam falan istemiyorum."

Başımı eğip gözlerimi sıkmamla bacaklarıma sayısız damla indi, pantolonumu ıslattı. "Ağlamak rahatlatıyor mu seni?"

Başımı sağa sola sallayıp çok kısık bir sesle cevapladım. "Başka bişey gelmiyor elimden.." Bitmek kelimesi nedir diye sorsalar, kendimi gösteririm. Ben bitmiştim. Pilim, şarjım, enerjim bitmişti. Yaşama sevincim bitmişti. Tükenmiştim. Okyanusun dibinde bulduğum iyiliklerimin sonuna gelmiştim. Yılmıştım, yıkılmıştım.

Büyük bir savaş varmış. Herkes cepheye koşmuş. Eline silahını alan karşısındaki düşmanı öldürmüş. Savaş bitmiş. Geriye harabe bir şehir kalmış. Savaş alanıymış burası. Burada yıllarca hayat olmamış. Düşen bombalar toprağı kurutmuş, ölen insanların cesetleri toprak altında kalmış, yıllarca bu kemikleri toplamışlar bu şehirden. Ama şehir artık şehir değilmiş. Şehir, artık efsaneden ibaretmiş.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin