M.L 1.49

14.7K 1.3K 352
                                    

Biz insanoğlu, asla yapmam dediğimiz her şeyi yapar, dokunmam dediğimiz her şeye dokunur, almam dediğimiz her şeyi alırdık. Çünkü bir kere, dünyaya geldiğimiz ilk anda çiğ süt emmiştik. Nankörlük doğuştan geliyordu hepimize ve her ne kadar değilim desek bile illa bir yerlerde bir şeyler yapıyorduk.

Ben mesela. Öpüşmek çok iğrenç gelirdi ama Aykut gibi bir erkek karşımdayken karşı koyamıyor, hormonlarımı da işin içine katarak biraz abartıyordum. Asla yapmam dediğim bir şeyi değil, bir çok şeyi yapıyordum onunla. Her geçen gün yenilerini ekliyordum.

Pazartesi sabahı doktorun odaya girişiyle ayaklandım. Reisçim koca kafalı herif zorla yapılan kahvaltıdan sonra yine uyumaya niyetlenmişti. Çok sıkılmıştı çünkü hastaneden. Bende nefret ederdim ama onun için hafta sonu bile eve gitmeden geçirdim buralarda günlerimi. Seviyorum oğlum. Nasıl bırakıp gideyim? Yemeden içmeden kesiliyordu adi herif.

Berrak bile bu uyuz abisini özleyip özleyip görüntülü arama yaptı. Sülalecek ekran karşısında konuştular. Yengesi sağ olsun, Ayhan amcayla sürekli kemik suyu çorba gönderdi zaten. En azından normal bir şeyler yiyebildik. Gerçi yine tuzsuzdu ama ev yemeğiydi sonuçta. Daha bir güzeldi.

Doktor abi, "Nasılız Aykut?" diye sorduğunda bezgin Aykut, "İyi değilim. Hem de hiç iyi değilim." dedi. Doktor şaşırarak, "Neden, ağrın mı var?" diye sordu. "Hayır. Ağrı kesici içiyorum sürekli ama iyi değilim. Bıktım buradan. Çıkart beni artık, eve gönder." diye emir verdi koskoca doktora. Reisliği batasıca herif hastanede de kendini reis zannediyordu.

Ama doktor bu durumlara alışık bir insan olarak sadece güldü. "Tahlil sonuçların gelsin bakarız." deyip gitti. Ayhan amca geldiğinde anlattık doktorun söylediklerini. Her sabah alınan kan sonuçları iyi çıkıyordu ve Ayhan amca, "Gelmeden uğradım doktora." dedi gülerek.

O sırada Atakan geldi. "Dezenfektan sürdün mü?" diye sertçe sorduğumda bir adım gerileyip, "Sürdüm yenge." dedi. Aykut'la konuşmaya başladılar.

Reisçim bütün sinirini Atakan'dan çıkartınca "Nedir benim sizden çektiğim ya? Reis bir yandan, yenge bir yandan." diye sitem etti.

Ayhan amca gülerek, "Sen bir de Aykut'un Mısra'ya yaptıklarını görsen. Mısra da bütün sinirini hemşirelerden çıkartmış. Bu kız gitmeyecek mi diye soruyorlar." dedi gülerek. Tabi ki çok sinirlendim. Atakan da gülüyordu bir de utanmadan.

"Hangi hemşireler Ayhan amca? Tabi ben gidince Aykut onlara kalacak değil mi? Ben de bırakırım zaten." şeklinde kıskançlık tepkileri gösterince Ayhan amca daha çok güldü. "Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş." diyerek kahkahalar atmaya başladılar.

Sinirden saç diplerim hastanenin tavanına ulaşıp, kanlarını akıtmak istediğim hemşireleri görmek için dışarıya çıktım. Bulundukları yere gidip onların görevi olmadığı halde, "Tuvalet kağıdı bitti. Havlu kağıt bitti. Dezenfektan bitti. Ne zaman getireceksiniz? Mikrop mu kaptırayım sevgilime? Onu mu istiyorsunuz? Tuvaletler neden hala temizlenmedi?" diyerek azarladım hepsini. Kıskanıyordum ki. Valla bütün hemşireleri kıskanıyordum. Çünkü ben olamıyordum ama onlar olmuştu.

Birbirlerine hayret ederek bakmaya başladılar. Ama bir şey diyemiyorlardı tabi. Ayhan Dinçsoy vardı arada bir kere. Desinler de göreyim? Yürek isterdi bir kere. Her sabah yaptım ben bunları. Hatta öğlen, akşam... Öğünler boyunca yaptım.

"Tamam." dedi sakince sarı hemşire. "Getirirler şimdi." dediğinde arkamı dönüp odaya giderken, "Görmemişin sevgilisi olmuş.." demeye başladı ki tekrar hemşireye dönüp, "Ne dedin sen? Bir daha söyle!" diye söylenince hemen önlerine döndüler. İş yapıyormuş gibi gözüktüler. Bir kere bile istemeden bir şey getirmediler ki zaten. İşlerini tam yapsalar ben de sesimi çıkartmam. Valla Ayhan amca hastanenin sahibine, müdürüne varana kadar herkesi tanıyordu burada. Onu bildikleri halde boş boş oturuyorlardı bütün gün.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin