M.L 3.45

10.2K 890 310
                                    

Yengemle ve amcamla oynamıştık ama dedeler hiç kalkmadılar. İkisi de aynı aynı masada kafa kafaya vermişlerdi ve bizi izliyorlardı. Oynayarak yanlarına gittim. Ben oynarken onlar alkış yapıyorlardı. Ama şerefsiz bir adamla evlendim ben. O yüzden ikisini de zorla kaldırdım ayağa. İki hacı, iki dede.. İkisini de sürükleye sürükleye pistin ortasına çektim. Herkes kenara çekilip alkış yapmaya başladığında Aykut'ta geldi yanımıza.

Dördümüz karşılıklı biraz oynadıktan sonra yerlerine geçtiler. Bu ikiliye nazım öyle de böyle de geçiyor ama Belkıs annemle Ayhan babama geçmeyeceği için sadece önlerinde oynadım biraz. Kaldırmaya tenezzül etmedim. Çünkü Belkıs annem annesi öldüğünden beri oynamıyormuş. Babamda namazında niyazında adam olduğu için oynamıyordu. Düğün başından beri ne dans ettiler, ne oynadılar. Babamın kesin talimatıyla bugün alkol kullananda yoktu zaten. Kesinlikle istemediğini söylemiş Aykut'a. Zaten hafta içi bok gibi içtiler amk. İçmesinler bugünde. Yine de Çağrışan delikanlıları için Ahmet abi kasalarca bira almış, viski, votka, şarap ve her tür içkiden alıp, çerezinden sigarasına varana kadar bir bagaj dolusu götürmüş köye.

Votka deyince aklıma geldi. Bugün Buket ve piç kocası Vale yok düğünde. Neden acaba? Çokta lazım değil hani. O yüzden gelip gelmemeleri bizim için sorun teşkil etmiyordu. Hala ve enişte buradaydı zaten.

Metalcilerin az önce çaldıkları davullar kenarda duruyordu. Ve hakkaten çok beğendim  hepsini. Elime bir tanesini alıp boynuma ipini taktım. İnsanların ortasına giderken hem vurdum, hem oynadım. Aykut bu gece güldüğü kadar gülmemiştir bence hayatı boyunca. Çünkü ağzı kulaklarına asılı bir şekilde duruyordu.

Gözüm sürekli üzerindeydi. Şu anda kolejli arkadaşlarının yanında oynuyordu. Davula vura vura yanlarına gittim. Tam önünde durup davula sert sert geçirirken bizimki de gaza geldi. Davula doğru eğilip "Vur, vur." diye bağırdı. "Gelmiyor ses. Biraz daha vur." O vur dedikçe daha sert vurdum ama beğenmedi beyefendi. Oynayarak arkama geçip benim duyabileceğim bi sesle konuştu şerefsiz. "İyi vuramadın bebeğim, istersen öğreteyim sana." Duymamazlığa getirdim, sağıra yattım şahsen. Çünkü neden yatmayayım?

Oynayarak aralarından çıkıp dayı ve amcaların yanına gittim. Kaza yaptığı zaman İsviçre'den gelen bir dayı vardı bizim. Sarı saçlı mavi gözlü Gökhan dayımız. Aykut'un yaptığı gibi davula eğilip "Vur, vur, vur." diye bağırdı. Vurdum amk. "Adamsın gelin." diye bağırdı dengesiz adam. Aykut'la evleneceğini söyleyen kızları da oynuyordu. Bak ben evleniyorum demek ister gibi yanına gidip ona da çaldım davul. Suratsız suratsız oynuyordu. Çünkü Aykut'u ona yar etmemiştim. Büyümüş amk. Güzelleşmiş ama ben kaptım Aykut'u. Bastı nikahı aldı Mısra'yı.

Berat denilen kuzenle Yaren gelinin yanına doğru gidip onlarada davul şov yaptıktan arkadaşlarımın aralarına girdim. Son olarak boynum ağrıyınca davulu yerine geri koydum.

Eğlence son hızıyla devam ediyordu. Şarkıları söyleyen erkek solist bir ara müziği susturdu ve elinde mikrofonla beraber ortaya gelince herkes ona bakmaya başladı.

"Hayatımda gördüğüm en güzel düğünlerden birisine şahit oluyorum. Gelin ve damadımızı bir kere daha tebrik etmek isterim az önce ki oyunlarından dolayı. Ve bizde gelenek haline gelmiş bir parçayı çalmak isterim açıkcası. Erkekler bir tarafa, bayanlar bir tarafa geçsinler ve gelinle damadın önde kalmasını rica ediyorum. Damat beye söylediğim zaman damat bey ne yapıyorsa aynı hareketleri erkeklerden, gelin hanım ne yapıyorsa aynı hareketleri bayanlardan bekliyorum. En çok alkışı kim alacak bakalım? Gir abi müziği."

"Damdan dama damımız
Oynasın damadımız
Sen ordan gel bende burdan
Çatlasın düşmanımız"

Aykut kollarını havaya kaldırdığı an arkasındaki erkeklerde kaldırdı. Başını yukarıya kaldırıp gözümün içine bakarken önümüze geldiler. Aramızda altı adımlık bir mesafe vardı. Tekrar geriye gittiler. Bizde dün akşamki gibi malımsı bir şekilde izledik.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin