M.L 4.1 (Nefes)

8.3K 768 346
                                    

En son canım kızımı arabasında bırakmıştık değil mi? Ve hala inanılmaz yoğun günlerim geçiyor. Bilenler vardır mutlaka aranızda, butik pastacılık yapıyorum aynı zamanda. Ramazan gününde korona günlerinde sipariş veriyorlar. Bende anlamadım ama veriyorlar İşte. Her neyse artık buna vira bismillah diyip başlayalım bakalım. Herkese iyi okumalar. Başıbozuk kurgumdan tanıtım attım sadece. Bu hikaye bitince bölüm paylaşacağım ondan.

Mısra'nın arabasının arkasında kalan kamyon şöförü arabanın kendi etrafında iki kere dönüp istimlak duvarına çarparak durduğunu gördüğü an dörtlüleri yakıp aracını durdurdu. Koşarak kamyondan inip Mısra'nın yanına ulaştı. Olaya tanıklık eden tek insan evladı oydu çünkü. Bir de amca vardı.

Arabanın içinde başından kanlar aktığını ama neyseki airbagların şiştiğini gören şöför ambulansı arayarak acilen olay yerine gelmelerini istedi.

Asasını yere vurarak gelen amca jandarmaya haber vermelerini söyledi. "Oğlum jandarmayı ara, olayı bir sen gördün, bir ben." Şöför buna hak vererek jandarmayı da aradı.

Aradan çok geçmeden olay yerine intikal eden ambulans ve jandarma ekibi şöföre olayı anlatmasını istedi. Adam Mısra'nın çok genç olduğunu görmüştü. Hatta beklerken yan koltuktaki çantasından telefonunu ve kimliğini bile çıkartmıştı.

Ambulans ekibi bizim kızı dikkatli bir şekilde araçtan çıkarttılar. Çıkartmadan önce boyunluk takmışlardı. Acilen müdahale etmeye başlayarak ambulansa bindirdiler.

Jandarmaya olayı anlatan şöför "Bir de amca vardı, o da gördü." diyip amcaya bakındı ama göremedi. Elinde Mısra'nın telefonu çalınca amcaya bakınmayı bırakıp 'My Love' yazan aramayı cevapladı. Amca ortalarda yoktu.

"Bebeğim nerelerdesin?" diye sordu olaydan habersiz Aykut. Şöför ağlamaklı bir sesle konuşacağı esnada ambulansın yüksek sesi gelince telaşa kapıldı bizim reis.

"Noluyor orada Mısra?" diye bağırdı. Şöför kim olduğunu sorup kendisinin kim olduğunu söyledi. "Kardeşim sakin ol." dedi şöför. "Mısra mezitlerde bir kaza geçirdi, Ambulansla hastaneye götürülüyor."

"Ne kazası?" diyen Aykut'un sesini nerdeyse bütün atölye duymuştu. Ama sustu. Boğazını sıkıyordu sanki birisi. Konuşmak istedi ama konuşamayınca şöför olayı anlatmaya başladı.

Jandarma telefonu şöförün elinden alıp "Mısra Dinçsoy İnegöl devlet hastanesine kaldırıyor." dediği an Aykut koşarak fabrikadan dışarıya çıktı.

Olay yeri inceleme başlatıldı. Hatta basın yerine geçen yoldaki şöförler durup arabanın resmini çekiyorlardı. Fotoğrafları whatsapp ihbar hatlarına bile gönderdiler.

Aykut'un telaşlı tavrı karşısında fabrikada çalışan Koray koşarak Ayhan beye durumu bildirdi. Ayhan bey kravatını boynundan çekip alarak bir yandan karısını aradı, bir yandan arabasına koşturdu. Canı gibi sevdiği kızı kaza geçirmişti. Canından can gidiyor gibi hissetti kendini.

Aykut uzun zamandır yapmadığı hızı yapıyordu hastaneye ulaşmak için. Arkasından babası gidiyordu ama mesafeyi çoktan açmıştı Aykut. Koray Asil abiyi iş bitiminde çıkarken görünce ona da anladığı kadar anlattı her şeyi. Ayhan beyin arkasından Asil babasını ararken arabasına koşturdu.

Ambulans son sürat gitmeye çalışıyordu virajlı yolda. Mısra'nın kalp atışları bir yükseliyor, bir düşüyordu.

"Nabız alamıyorum." dedi hemşire. Mısra karanlıktaydı, hiçbir şey hissetmiyordu.

"Çok yükseldi." diye bağırdı bu seferde. Mısra Aykut'la son kez sarıldıkları anı görüyordu uykusunda.

Ambulanstaki ilkyardımcı bir yandan serum takıyordu, bir yandan başındaki kanamayı durdurmaya çalışıyordu. "Daha hızlı." diye bağırdı ambulans şöförüne.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin