M.L 4.28

7.4K 749 280
                                    

En başa tanıtım bölümü attım arkadaşlar. Bakmayanlar bakıp beğeni atabilir mi hatta yorum?

Beklettim ama çok güzel bir bölümle geldim. Heeee bide artık finale çok az bir zaman kaldı biliyorsunuz. Şu yorumlarınızı ve beğenilerini eksik etmesiniz hiç fena olmaz mesela. Unutmayın bir daha burada bu ikili hakkında yorumlayıp gülüşmeyeceğiz. Çok az bir zamanımız kaldı. Hemen bitmesin diye her gün bölüm yazmıyorum. Son bölümlerin tadını çıkartmaya çalışıyorum. Neyse iyi okumalar. Yorumlarınızı okuyup eğlenmek istiyorum.

Sayfanın sonunda bir sonraki bölümden bir paragraf var.

Gelmiş geçmiş en uykusuz günlerimizi geçirmemiz çok normal. Gündüzleri acıkmadığı sürece uyanmayan, geceleri ağlamaktan uyumayan minik erkeğimin canı sağolsun.

Gündüzleri uyumak istesem bile gelen giden misafirden fırsat kalmıyordu. O yüzden asla uyumadan günlerim geçiyor desem yalan olmaz. Geceleri ara sıra annem alıp susturup uyutuyordu falan ama nafile. Ben uyuyana kadar tekrar ağlamaya başlıyordu.

Petek ablanın annesi rahatsızlanınca o annesine bakmaya gidiyordu, yengemde Balım kuşuma bakıyordu. O yüzden pek gelemediği için anneme yardımı olmuyordu. Anam anam garip anam da son olarak gece error verip yorgunluktan tansiyonu düşünce kocam Berrak'la beraber eve gönderdi. Uykusuz her gece, bu sıcak evde. Benim kolum ağrıyınca Aykut alıyor, Aykut'un kolu ağrıyınca ben alıyordum.

Babamız canımın içi bir gün dedemin yanına diyip geldiğinde elindeki kimliği bana uzattı. Soyadı Dinçsoy. Adı Aydın Alparslan. Anne adı Mısra. Baba adı Aykut. Allah'ım bu nasıl güzel bir kimlik böyle dedim içimden. Bir kimliğe bir kucağımda karnını doyuran bebeğime bakıp gözlerimi sildim. Canım dedem de gelip kimlikten sonra kulağına ezan okuyup ismini söyledi. Bir sürü dualar etti hacı ağzıyla. Allah kabul etsin.

Bu sabahta şiş ve kan rengi gözlerimizle kahvaltı yapıp bebeğimizi bir haftalık muayeneye götürmeye başladık. Dedemde bugün taburcu olacaktı. Göremiyoruz. Çünkü kalp ameliyatı zor, enfeksiyon kapma olasılığı bu kış aylarında çok yüksek. Fatma abla ve Ahmet abi evde karantinaya alacaklar onu. Zaten bize gelen Çağrışan'ın fesat teyzeleri, Bademli'nin sosyetik hatunları, Arnavut hanımlar hem geçmiş olsun diyor, hem bebeğimize hayırlı olsun diyorlardı. Dedemin yanına gidemeyecekler ya amk, hepsi bize doluşuyordu.

"Minik kahraman merhaba." dedi doktoru gülümseyerek. Çok tatlı genç bir bayandı. Yatırdığı sedyede parmaklarını tutturup havaya doğru kaldırdı ve bir anda saldı. Napıyorsun amk? Diye bağırmamak için zor tutuyorum kendimi. Ama bebeğimin sesi dahi çıkmıyordu. Aksine eğlenir gibiydi.

Aynı hareketi bir kez daha yapınca kocam telaşlı baba olarak sordu. "Napıyorsunuz doktor hanım?"

"Korkmayın, sarılık ölçümü yapıyorum ama maşallahı var." Bebeğimin tüm kontrollerini yapıp geri çekilince üzerini toparlayıp kucağıma alıyordum ki, şerefsiz hemşire engelledi.

"Topuk kanı alacağım." Ceviz kadar ayaklarına acımadan iğneyi sokup bebeğimin kanını aldı. Sonuçları yarın öğreneceğimizi söylediler. Şu anlık anormal bir durum yoktu.

"Sizin sormak istediğiniz bişey var mı?" diye doktor sorunca kocam haftanın yıldızını söyledi.

"Geceleri sürekli ağlıyor." Pili bitmiş araba misali çıkıyordu sesi.

Doktor gülümseyerek nasıl ağladığını sordu. Tövbeler tövbesi. Bebek nasıl ağlar amk?

"Ayaklarını attırıp bağırıyor sürekli işte. Siz Aykut'a bakmayın, bebekler ağlar."

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin