M.L 4.30

7.6K 749 222
                                    

Nasıl bir bomba attım bir bilseniz. Her kelimeyi dikkatli okuyun. Mısra bebeğim çok fena konuşup, çok fena susuyor. Karşısında herkes acı çekiyor.

İstek üzerine Başıbozuktan da çok fena bir bölüm yazacağım a dostlar. Hafta içi mutlaka atarım ama buradan bölüm beklerken diğer hikayelerime de bakabilirsiniz. Görüşmek üzere.

"Nereden haberiniz oldu, Aydın Alparslan'ın kordonu olduğundan?"

Ona baktım, diğerine baktım, ötekine baktım derken kimse bir tepki vermiyordu. Herkes susuyordu. Birbirlerine bakıp cevap vermiyorlardı. Oğlum babasıyla beraber yanımıza geldiğinde benim kucağıma verdi.

Amcama bakıp tekrar sordum. "Haberleri olmayacaktı amca, kimden öğrendiler?"

"Biz söylemedik amcacım. Söyleme dedin, söylemedik." Onlara kızmasam bile diğerlerinin öğrenmiş olmalarına sinir olduğum için pek de sakin sayılmazdım.

"Nasıl öğrendiniz?" Bu sefer karı koca yan yana oturan sözde aileme kaydı gözlerim. Sözde babam boğazını temizleyip açıklamaya başladı.

"Hastaneden çıkarken verilen epikrizlerde yazıyordu. Doğru söylüyorlar, kimse bize bişey söylemedi. Asil, Ceylan hastanesinde doğum yapacak birisini bulduklarını söylediğinde o hastaneye geçtik, sizin olduğunuzdan haberimiz yoktu. Ameliyattan iki hafta sonra çıkışımı verdiler. Eve geldiğimizde İlkay belgelere bakıyordu, Dinçsoy bebeğin annesi Mısra Dinçsoy'un izni ile kordon bağından kök hücre tedavisi yapılmıştır yazıyormuş. O zaman öğrendik. Öğrendiğim gibi Metin'le konuştum, o da doğruladı. Babam, baban, Asil ve amcan konuşmuşlar seninle, haberimizin olmasını istememişsin."

"Evet istemedim. Bu yüzden istemedim." dedim ters bir şekilde. "Evimden kovdum diye belki bana kızmış olabilirsiniz ama o Murat denilen haysiyetsizin benim ve ailemin yakınında işi yok. Karısını ve beni tanımasın diye uğraştığı çocuğunu da alıp istediği yere gidebilir, umurumda bile değiller."

Başını öne doğru eğip gözlerini sildi. "Haklısın, sen.. Ne desen haklısın. Biz seni çok yanlış tanımışız Mısra. Ben.." Karşımda bu kadar küçülüp, zorla konuşacağı aklımın ucuna dahi gelmezdi.

"..hep seni suçladım, yargıladım ama bir kere bile seni dinlemedim. Senin yaptığın, sizin yaptığınız çok büyük bir fedakarlık.."

"Teşekkür beklemiyorum. Özür, hiç beklemiyorum." Aydın Alparslan'ı gösterdim. "Oğlum Aydın Alparslan Dinçsoy, daha doğmadan yürekli bir çocuk olduğunu belli etti."

"Aynı annesi gibi..." dedi kocam. Anlamaz bakışlarla ona baktığımda 'Karışma.' der gibi baktı.

"Metin amcamla ve Sadık dedemle bu konuyu konuştuktan sonra amcam beni aradı. Bizimle konuşmak istediklerini söyledi. Kabul etmedim..." Bana bakıyordu ama herkese anlatıyordu.

"..Asil abi fabrikada babamla konuştu. Birkaç günden beri ben görüşmek istemediğimizi söyledikçe herkes diretti. Sinirlerim bozuldu, doğru..." Demek ki akşam o yüzden gergindi.

"...ama anne baba olmanın ne kadar zor olduğunu yirmi günde öğrendik. O yüzden gelmenize izin verdim. Bilemem, belki bizde evladımıza yetemeyeceğiz.. Belki bizde yanlışlar yapacağız. Ama tecrübe edindiğimiz konulardan ilki, dinlemeden evladımızı yargılamayacağız... Dimi İlyas bey?"

"Doğru. Ben Mısra'yı çoğu konuda dinlemedim..."

"Hiçbir konuda." dedim net bir dille.

"Evet hiçbir konuda dinlemedim seni. Ama Aykut bugün gelip her şeyi anlattı. 'Karımın karşısına çıkacaksanız, her şeyi bilin ve öyle çıkın' dedi."

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin