M.L 1.41

16.1K 1.3K 325
                                    

Size bir şey diyeyim mi gençler? Diyeyim bence. Yaşadığınız her anın, her anının saniyesine kadar tadını çıkartın. Emin olun ki, bir saniye bile öncesi geriye gelmiyor. Bazen geçmişe dönmek isterim ama maalesef bu gerçekleşecek bir şey değildi. Hatalarım bana bir daha o hatayı yapmamam gerektiğini öğretiyordu ama ben o yaptığımın hata olduğunu bildiğim için zaten geriye dönmek istiyordum. Geriye dönsem yine aynı şeyi yapardım çünkü hata olduğunu o zaman bilmiyor olacaktım.

Ama bazı özel anlar da vardı ki, yaşadığın an hiç bitmesin istiyordun. Sürekli o anda kalmak istiyordun. Mesela ben, Mısra ve kafası olarak sürekli lisede olmak istiyordum. Hiç büyüyesim yoktu. Bu sıralarda, bu arkadaşlarla ve bu aşkla hep lise okumak istiyordum. İleride bu günleri çok özleyeceğimi bildiğim için saniyelerin salisesinin bile tadını çıkartarak yaşıyordum. Her ne kadar beni düşürmeye çalışan sevgili, sözde ailem olsa bile ben yaşadığım şu cağnım lise hayatından çok çok memnundum.

Daha akşamdan çantama formamı, atkımı koymuştum. Eve gelmeyeceğim için yanıma aldım. Annem de sabah kahvaltı hazırlamamıştı. Ben de durağa giderken bir poğaça alıp otobüste yeme kararı aldım. Okula geldiğimde sinsirella ressamlık kızlarıyla mutlu mesut derse giriş yaptık. Bayhan bakışlı felsefik hocasının dersi vardı bugün. Ama umurunuzda değildi. Teneffüslerde Bursa marşları söylüyorduk, metalciler de ağzımızı dağıtacak gibi bakıyorlardı.

10 molasına çıktığımızda tabİi ki reisçimin yanına oturdum. Suratı hala beş karıştı. Konuşmuyordu bile doğru dürüst. Diğer metalci şerefsizler de öyleydi ama biz kızlarla öyle değildik. Mola biterken aheste aheste kalktık masadan. Tam sınıfa gireceğim, telefonum çaldı. Arayan annemdi. Aykut kendi sınıfına girerken ben koridorda durarak açtım telefonu.

"Efendim anne?"

"Nasılsın Mısra?"

"İyi sen?"

"İyiyim ben de. Ablanın bebeği oldu. Hastanedeyiz kızım biz. Haber vereyim." dedi neşeli bir sesle.

"Hadi ya. Hayırlı olsun." dedim gülerek. "İyiler mi ikisi de?" Ne kadar da kızsam sonuçta ablam ve minicik bir bebek vardı ortada. Teyze oldum lan resmen.

"İyiler, çok şükür." dedi annem. Sesi heyecanlı geliyordu. Anneanne oldu, tabii heyecanlı olurdu amk.

"Tamam, ben öğlen molasında gelirim. Hangi hastane?" dediğimde okulun önünden geçen otobüsle 5 dakikada gidebileceğim bir hastaneyi söyledi.

Sınıfa girerken kendimi yırtan bir sesle, "Teyze oldum laaaannn!" dediğimde kızlar, "Ooo.. Hadi hayırlı olsun teyze." falan diye tebrik ettiler. Metalciler de duydu. Hatta bütün sınıflar duydu.

Reisçim sınıfa gelerek, "Tebrik ederim." deyip gülümsedi. Teyze oldum lan resmen.

Berkay sırnaşık bir şekilde sarılıp, "Ayyyy! Mısra! Ne güzel haber bu kız. Ay valla çok sevindim. Hediye de almak lazım şimdi bebeğe. Ay adını ne koydular? Ay kız resmen teyze oldu anacım." diye heyecanlı bir şekilde konuştu.

"Yavaş be Berkay. Canımı çıkarttın!" diye kızdım. Ama hiç oralı olmadı.

"Ay şimdi küçük altın yapmak lazım." dedi uzaklaşarak.

"Yok anasının şeyi olmuş." diye bir tepki verdim. Ne altını amk ya? Liselisin sen.

Benden daha çok sevinen Berkay, "Teyze oldun kız. Ben ne oldum şimdi?" diye sordu. Dayı diyecektim ama dayılık yakışmazdı ki buna.

"Sen de teyze oldun." dedi Gökay gülerek. Bozuldu falan ama bir şey demesine müsaade etmeyen Merter ensesinden tutup sınıflarına götürdü.

Öğlen molasında Aykut hastaneye götüreceğini söyledi ama gören olur falan diye istemedim. Otobüse binip 5 dakikada hastaneye gittim. Annemi arayıp oda numaralarını öğrendim ve koşa koşa çıktım merdivenleri. Merak ediyordum bebeği. İnşallah Murat'a benzemiyordur. Kapının önünde kendimi dezenfekte ettim.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin