M.L 4.14

7.6K 753 188
                                    

"Kaza.. Yangın.. İlyas Türkmen.. Deniz.. Öğrenmem gereken, duymam gereken başka bişey var mı Aykut?"

Saçımın üzerinden öpüp kollarını daha da sıkı sardı. Yüzümü hafiften ona doğru döndüğüm esnada derin bir nefes aldı. "Ya Ahsen'in bebeğine bişey olsaydı?" Sonuçta Deniz'in bebeğine olmuştu, ona da bişey olabilirdi. Ve gerçekten, çok samimi söylüyorum çok üzülürdüm.

Yutkunarak gözlerini kapatıp açtı. "Düşünme artık bunları.." Sadece ben değil, bu durumu düşününce Aykut'ta çok üzülürdü. Bakışlarından belliydi. Ağlamayı bırakıp içimde kurulan mahkemenin sonucu beklerken yüzümü boynundaki yerime koyup konuşmaya devam ettim.

"Çok yoruldum Aykut. Gerçekten çok yoruldum. Daha 20'li yaşlardayız, uğraştığımız şeylere bak. Böyle bir adama nasıl bulaştık biz? Hadi onu geçtim, böyle bir adamın kızı niye bizim okulda okuyor mesela? Anlam veremiyorum."

"Onunda açıklaması var." diyince kolunun altından çıkıp yüz yüze dinlemeye başladım.

"Deniz'in annesi pavyondan çıkmış. Yani anasına bak, kızını al hesabı. Kazım orospu çocuğu Deniz daha 8, 10 yaşlarındayken kadını kızın gözünün önünde, aldatma suçuyla öldürmüş. Babanın araştırmalarının sonucunda çıktı ortaya. Adam zaten belanın teki, Deniz'de muhtemelen babasından kaçıyordu ama yağmurdan kaçarken doluya tutuldu. Şimdi kendisi mezarda, sevgilisi ve babası hapiste.."

Gözlerimi kapatıp derin bir nefesin ardından alnımı göğsüne koydum. "Allah'ın belası. Kendine acımadın, bari bebeğine acısaydın." Yüzümü kaldırıp gözlerine baktım.

"Ya Ahsen'in bebeğine bişey olsaydı?" Valla taktım kafaya. Yutkunup uzun uzun gözlerimin içine baktı az önceki gibi.

"Sen bunları düşünme şimdi. Allah korumuş. Ayrıca da herkes hak ettiğini yaşıyor Mısra. Deniz için asla üzülmedim, seninde üzülmeni istemiyorum."

"Üzülmüyorum ki.." Kucağına yan oturarak dizlerimi kendime çektim. "Ona üzülmüyorum ama suçsuz bir bebek var ortada.." Sert bir sesle sözümü kesti.

"Herkesin kendi tercihi Mısra. Üzülmeyeceksin diyorsam, üzülmeyeceksin. Yeter amk, üzülme. Ben seninle bunları konuşmaya gelmedim." Sinirlenmesini anlamayıp başımı yüzünü görecek kadar kaldırdım.

"Peki ne konuşmaya geldin?"

Çarpık çapkın gülüşünü yapsa da "Yanında olmaya geldim, sana sarılıp iyileştirmeye geldim." dedi. Başka bir amacı yok yani. Eyvallah Aykut reis adamsın ama seninle de hesabım bitmedi henüz.

"Peki ben seni nasıl iyileştireceğim? Her şeyi böyle içine ata ata biriktirip hasta olursan, ben seni nasıl iyileştireceğim? Benden bişey gizlemeni istemiyorum. Ne varsa söyle. Tamam haklısın, az önce bütün söylediklerinde haklısın. İyi değildim, ağır bir ameliyat geçirmiştim, söylemezdin. İlyas beyin bu işe karıştığını bilseydim, evet istemezdim. Ölüm döşeğindeyken mi aklına gelmişim? Kendisi beni senelerce öldürdü."

Uyumsuzluk çıkartmayarak o da "Peki." dedi. "Baban için ne düşünüyorsun?" Konuyu değiştirmek ister gibiydi, bende kalbini kırmadım.

Baban dediği İlyas Türkmen için ne düşünüyorum? Güzel soru. Hiçbir şey düşünmüyorum. Çünkü neden düşüneyim?

Bana evladı gibi davranmayıp, beni hasta eden, herkese düşman eden, Aykut'tan yıllarca ayrı kalmama sebep olan, hak etmediğim muameleyi bana yaşatan adam için hiçbir şey düşünmüyorum. Gaddar mıyım? En az onun bana olduğu kadar. Etkilenmedim mi? Murat piçinin söylediği laflar kadar olmasa da, evet etkilendim. Ama aklına seneler sonra gelmiş bir kızı olarak daha değil. Daha affetmiyorum.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin