Kocamın sözünü dinleyerek akşam yemeğimi yedim. Ahsen doğal olarak yemedi. Akşama kadar yedi maşallah.

Annemlere iyi geceler mesajı atıp uyumaya çalıştım. Sabah okula gitmeliydim. Geçen hafta derslerimden kalmıştım zaten ve finaller geliyordu. Hasta sonu zaten Bursa'ya gitmeyecektim. Annemler derslerine çalış, boşuna yol çekme dediler çünkü.

Salı günümü kocamı düşünüp derslerime girerek geçirirken ders bitiminde Ahsen'in hala ağladığını gördüm. Yurda doğru yürürken eczaneye sokup hamilelik testi aldım. Bu iş normal bir iş değildi çünkü. Ablam hamileliğinin ilk zamanlarında sürekli ağlıyordu. Oradan biliyorum.

Yurda geldiğimizde lavaboya giren Ahsen'i heyecanla bekledim. Ağlayarak lavabodan çıkıp testi önüme uzattı.

"Çift çizgiii.." Hala uzata uzata ağlıyordu. Testin kutusunda okumuştum, çift çizgi hamile demekti.

Boynuna sarılıp tebrik ettim. Şimdi sorunumuz şuydu. Ahsen bunu Doğan'a nasıl ve ne zaman söyleyeceğini düşünerek ağlıyordu.

Dün konuştuğum tüm kişilerle yine konuştum. Kocam hariç herkesle konuşuyordum. Annemde ağlamıyordu artık. Çok özlediğini söylüyordu. Benim eksikliğim zaten yetiyormuş ona, bir de Aykut'un bir eksikliği çok zor geliyormuş.

Çarşamba oldu. Kocam hala aramamıştı. Şerefsiz güzellikteki sesini en son Pazar günü öğlende duydum. Ve Çarşamba öğle saati yurda gidiyordum ama hala duymamıştım. Çok özledim.

Yine herkesle konuştuk. Hatta kızlarla toplu görüntülü arama yapıyorduk. Annemler ve yengemler sağolsunlar her gün arıyorlardı. Ama kocamın sesi yoktu. Geceleri videolarımızı izlerken kulaklığımı takıp sessiz sessiz yastığımı ıslatıyordum.

Perşembe oldu ama yine yoktu. Telefonumun sesi sonuna kadar açıktı. Geceleri şarja takarken bile kulağımın dibine koyuyordum ama arayan yoktu. Kocam dışında arayan çoktu ama kocam aramamıştı. Çok özledim.

Cuma oldu. Normalde bu saatlerde kocam beni almak için yola çıkardı. Ama öyle bir ihtimal dahi yoktu. Kocamın asker ocağından gelme gibi bir şansı milyonda bir bile değildi.

Okuldan çıkarken nabzım boynumu delip nefesim kesilirken Ahsen'i teselli etmeye çalışıyordum bir yandan. Hiç susmadan ağlıyordu. Doğan'da daha aramamıştı. Hamile olduğunu haber veremediğini söyleyip ağlamaya devam ediyordu. Elinde bitmek bilmeyen gofretlerinden veya başka bişeyler oluyordu sürekli.

Yurda gidip yemeğe kadar biraz ağlayıp çokça ders çalıştım. Çalışmaya çalıştım. Aklım sürekli kocamdaydı. Kafayı derslerime fazla veremiyordum, vermeme çalışıyordum sadece.

Yemek saati gelince Ahsen'le beraber yemekhaneye inip oturduk. Sırf kocam zayıflama dedi diye yemek yemeye özen gösteriyordum, içim aldığı kadar.

Ama Ahsen maşallah, yemeyen kızların yemeklerine de dadanıp sürekli ağladığı için içime fenalık geliyordu. Ondan önce yiyip odaya çıktım. Biraz sonra peşimden geldiğinde göz pınarlarının kurumayışına hayret ederek ona bakıyordum.

Telefonu çalmaya başladı. "Ankesörlü telefon!" dedi heyecanla. Koşarak yatağımdan kalkıp yanına geçtim. Destek olmak ister gibi ellerini tuttuğumda ikimizinde elleri titriyordu.

"Ahsen.." Doğan'ın sesiydi bu. Ahsen daha çok ağlamaya başladı. "Doğan." dedi uzatarak.

"Nasılsın aşkım? Seni çok özledim.."

"Doğan.." Hala uzatarak ve çok ağlayarak konuşuyordu. "Doğan bizde seni çok özledik. Doğan biz seni özledik. Doğan seni çok seviyoruz.."

"Aşkım bir sakin ol, siz derken? Mısra'da Aykut'u mu çok özledi?"

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Where stories live. Discover now