M.L 4.10

8.2K 764 267
                                    

"Sadece sol yanımda değil, her yanımdasın.." dedi kulağıma doğru.

"Her nabız atışımda, her kalp atışımda.. Saç uçlarımdan, kirpik diplerime kadar.. Her yanımdasın.."

Kocacım beni Kütahya'ya bıraktıktan sonra Ahsen'le odamıza girip ders çalışmaya devam ettik. Okul, yurt arasında mekik dokuyup sürekli kocamla konuşurken haftayı bitireceğimiz zaman bir değişiklik yapayım dedim. Aykut haftaya askere gidecekti. Ve kocacımın acemi birliği Çanakkale gibi güzel şehire çıkmıştı. 116. Jandarma er eğitim alayı, 4. bölük olarak gidiyordu. Torun olacaktı kocam asker ocağında.

Perşembe gecesinden Halit abiyle beraber terminale gidip binbir tembihle Aykut'a söylememesini rica ettim. Sürpriz yapmak istiyordum ona. Sabah o yola çıkmadan evde olacaktım. Öyle de oldu. Sabah 6 gibi Bursa'ya gelip taksiyle eve geçtim.

Kocamın arabası kapıda duruyordu. Zaten o 8 gibi yola çıkıyordu. Sessizce içeriye girip yukarıya çıktım. Odanın kapısı kapalıydı. Normalde açık olur ama bensiz kapıyı kapatıyordu herhalde.

Kapıyı açtığımda fosur fosur uyumasını bekliyordum. Bir de ne göreyim. Kocam uyumuyordu. Ayrıca da bir değişiklik vardı. Hatta iki değişiklik.

İlki, Aykut'u tanıdım tanıyalı saçları hiçbir zaman kısa olmadı. Sürekli geriye doğru yatırırdı, ve onu üç numara asker traşıyla ilk kez görüyordum.

İkincisi, resmen ve resmen şok ediciydi. Bundan sonra Halit abi ve Ahsen'e güvenmiyorum brolar. Çünkü geleceğimi haber vermiş bir tanesi.

Kocam odanın her yerine resimlerimizi asmış. Odanın perdesini çekip tamamen karanlık yapmış odayı. Yerlere küçük küçük bir sürü mum koyup yakmış. Yatağın kenarları kır papatyaları doluydu. Gözlerimin dolması normal mi değil mi, siz söyleyin. Evet resmen gözlerim dolu dolu yatağın yanında ayakta beni bekleyen kocama koşarak gidip boynuna atladım.

"Aykut." Titreyen göle benzeyen sesim çıkarken aynı zamanda dolu gözlerimi boşalttım. "Mısra."

Hem burnumu çekip hem okyanus kokusunu içime çekerken yetmedi, sesimle ağlamaya başladım.

"Hoşgeldin bebeğim. Gözüm yollarda kaldı." Sessiz sessiz konuşuyorduk. Ama mis gibi süprizimi bok kafalılar bozmuştu.

"Hangisi söyledi? Hangi şerefsiz o?" Hafifçe gülüp "İkisi de." dedi. İkisine de güvenmiyorum aga artık. Ben Ahsen'in Bilecik'e gideceğini Doğan'a söylemedim mesela.

"Bensiz adım atamayacağını öğrenemedin hala. İkisine de kızma, fena mı yaptılar?"

"Yapmamışlar." Duydu mu bilmiyorum. O kadar kısık sesle söyledim ağlamaktan.

"Eyelınerın akıyor bebeğim, ağlama." Onun keyfi gayet yerinde gibiydi. Birazcık uzaklaşıp yeni tipine bakarken yanaklarımı sildi. "Yakışmış saçların."

"Yakışmasa mıydı? Her türlü giderim var bebeğim." Çünkü güzelim romantizmin içine sıçmasa şaşarım egolayzır bozuntusu kocamın.

Egosunu ve kendisini fazlasıyla özlediğim için gülmeye başladım. Uzatmanın anlamı yok hacı. Hazır mumlar yanmış, mis gibi ortam hazırlanmış. Sabahın kör vakti bile olsa ödülü haketti benim can kocam. O da zaten her türlü razı bir insan olduğu için hiç sıkıntı yok.

"Bak bu sefer üste çıkan sen oldun." dedi alayın alasını ederek. "Geleceğini biliyordum, süprizin bozuldu ya hani, kıyak geçeyim dedim sana." Çok şerefsiz çok.

"Çok iyi adamsın lan metal erkeği. Valla bak. Ama çok şerefsizsin. Çok güzel olmuş oda. Emeğine sağlık." Okyanus dalgası yapan gülüşünü üç numara saçlarıyla da görmek nasip oldu.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Where stories live. Discover now