"E sıra bende o zaman." Olmasa şaşardım ki zaten. Çünkü neden..

Kendisini yatağa bırakırken kollarını üzerimden çekmeden kendine çevirdi. "Şaka bir yana, en son 8 yaşındayken dedem kestirmişti saçlarımı böyle."

"Ama senin her giderin var reis. Sen egoların egosunun sahibi Aykut reissin amk. Sana ne yakışmaz?" Şerefsiz güzellikteki sesiyle gülüp daha çok sarıldı.

E ama günümüzü yatakta geçirecek halimiz olmadığı için kalktık. Sıradaki görev benimdi.

"Sakallarımı bilerek kestirmedim. Dedim benim karım daha güzel keser.." Sakallarını işaret etti. "..seni bekliyorlar."

"Emredersiniz generalim." dedim asker selamı vererek. Üzerime sabahlığımı geçirip banyodaki görevimi tamamladım.

Annemlere kahvaltıya geçtik. Annem yalnızdı zaten. Berrak okulda, babam fabrikadaydı.

"Kızım yarın köyde, camide okutturacak deden. Bizde Pazartesi okuturuz dedim, öyle anlaştık hocayla." Onaylayıp neler yapacağımızı sordum. Gelen giden çok olacağı için bol bol hazırlık yapmamız gerektiğini söyledi. Yengemle telefon görüşmesi yaparak tencere tencere sarma, tepsi tepsi börek istedim. Bizde annemle Arnavut börekleri açıp, bildiğim tüm tatlı çeşitlerini yapmaya karar verdim.

Kocamla market alışverişi yapıp tatlılardan yapmaya başladım. Aydın dedenin ve dedemin sevdiği tatlılara öncelik verip diğerlerini de akşama kadar hazırladım.

Cumartesi günü kahvaltıdan hemen sonra köye gittik. Öğlen namazından önce okutuldu ama kadınlar gitmedi. Sadece erkekleri okutuldu. Evde kadınlara yemek verildi, camide erkeklere. Fırsatları değerlendirerek köydeki kıskanç teyze ve torunlarına kendimi gerine gerine gösterip gelin edasıyla süzüldüm. Ayşegül halayla Buket gözümün içine bakıp eskisi gibi güler yüzle konuşmamı bekliyorlardı ama mesafeli bir ilişki içindeydim. Haketmişlerdi. Buket'in karnı da Petek abla kadar vardı. Onunda kızı olacakmış.

Köydeki işimizi bitirip anca akşam olunca evimize gelebildik. Ama gelir gelmez kocam duşa girip üzerini giyinmeye başladı.

"Nereyi ayarlamıştın bebeğim?" diye sordum üzerini giyinirken. "Modern Meyhane'yi kapattım yavrum, bizimkiler geliyormuş."

Asker eğlencesi için Mudanya yolundaki en klas mekanlardan bir tanesini kapatmış. Ayhan babamın alın teri paraları bok boğazlı alkolikler için gidiyordu ama kendisi istemişti. Zaten zamanında o da çok içermiş. Sonradan bırakmış.

Kocacıma değişiklik olsun diye bu sefer koyu mavi gömlek vermiştim. Altına da koyu lacivert keten pantolonlarından birisini giyip gitti.

Kaldım evimde bir başıma. Telefonumdan asker bavulu nasıl hazırlanır diye baktım. Çok bişey koymanıza gerek yok yazmışlar ama bilen birisine sormak daha iyidir diye düşünüp yengemi aradım. O esnada annem arayıp misafir geldiğini söyledi. O işi bırakıp misafirlerin yanına gittim.

Arnavut'lardan uzak akrabalar gelmişler. Aslında mevlide çağırıyor annem hepsini ama erkekleri gelmek istemiş. Onlar gidene kadar hizmet edip hepsi dağılınca anneme de sordum.

"Anne Aykut'un çantasını hazırlayayım diyorum, istersen gel beraber yapalım." Bulaşıkları makineye yerleştirirken bırakıp ellerini temizledi.

"Hadi hazırlayalım kızım." Kadının bir tane oğlu var sonuçta. Ya bu insanlar Aykut'u seviyorlar ama niye mesafeli davranıyorlar bilmiyorum. Anlam veremiyorum daha doğrusu.

Çantayı hazırladığımız süre boyunca ne kadar düşünceli bir insan olduğumdan, iyiki onların gelini olduğumdan, benim gibi bir eş tercihi yaptığı için Aykut'a ne kadar teşekkür etseler az olduğundan falan bahsetti.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon