"Nabzı düşüyor." dedi ambulanstaki ilkyardımcı. "Adrenalin verin."

"Mısra Türkmen ben, sen kimsin?"

"Aykut Dinçsoy bende."

"Yükseliyor." dedi bir anda elinde iğneyle bekleyen hemşire. Mısra derin bir uykudaydı. Uykusunda Aykut'un nabız atışlarını görüyordu.

"Çok hızlı atıyor."

"Her zaman hızlı."

Görüntü kayboldu. "Tekrar düşüyor." diye bağırdı hemşire. Tam iğneyi saplayacakken Mısra'nın görüntüsü geri geldi. Kocasının yanında gözlerini açıyordu yataklarında yatarken.

"Sultanım."

"Yükseldi." sesi geldi ambulansın içinden. "Hayra alamet değil bu."

"Sen benim ailemsin Aykut. Beni senden mahrum etme."

Derin bir nefes verdi ikisi de. "Solunum durmak üzere." Aslında oksijen maskesi takılıydı. Ama Aykut'un boğazını sıkanlar yüzünden Mısra'da nefes alamıyordu.

"Kalbi durmak üzere." dedi makinenin tiz sesini duyan hemşire. Doktor kalp masajı yapmaya başladı.

"1.1, 1.2. 1.3.."

"Seni çok seviyorum Mısra Dinçsoy."

"2.1, 2.2, 2.3.."

"Sonunda, ritim gelmeye başladı."

"I love you Mısra Dinçsoy."

"Hastane haber verin hemen, acilen ameliyathaneyi hazırlasınlar."

"Doktor bey." dedi hemşire. "Bu kanama çok fazla."

Doktor soğukkanlı bir şekilde ilkyardım yapmaya çalışıyordu. Ancak Mısra'nın üstü başı kırmızı olmuştu. Burnundan ve kulağından da kan akmaya başlamıştı.

"Dayan kızım." dedi Babacan bir tavırla. "Daha çok gençsin."

Hastaneye ulaşana kadar Mısra bir karanlıkta kaldı, bir varlık sebebi olan kocasını gördü. Okyanus gülüşünü görüp nabzı yükselirken, karanlıkta kalıp nabız sayısı komalık derecesinde düştü.

Sedyeyle ambulanstan indirilen Mısra'nın başındaki ilkyardımcı bütün bilgileri acil doktoruna anlatmaya başladı.

"Mısra Dinçsoy. 21 yaşında. Evli. Başına darbe almış, çok fazla kanaması var. Nabız sayısı çok düzensiz, yolda solunum alamadık, kalbi durmak üzereydi." Hızlıca ameliyathaneye çıkarttılar.

"Adrenalin." dedi doktor. Ama yine nabız sayısı yükseldi. "Derhal beyin tomografisi çekilsin, beyin kanaması geçiriyor olabilir."

"B+ kana ihtiyaç var. Herkes acele etsin, durum çok ciddi." dedi doktor ameliyathanede. Hemşireler bir taraftan koştururken ameliyathaneye giren doktorların haddi hesabı yoktu.

Herkesten önce hastaneye gelen Aykut danışmaya karısının adını söyledi. Üst kattaki ameliyathanenin önüne merdivenlere neredeyse basmadan, depar atarak çıktı.

Adını haykırdı canından çok sevdiği karısının. Koridordaki hemşire yanına gelip "Beyefendi sakin olun. Şu an ameliyatta, lütfen bekleyin." diyerek oturması için yer gösterdi ama nafile. Aykut hayatının en büyük sınavıyla karşı karşıyaydı.

Bebeğinin durumunu bilmiyordu. O en son ona arkasını dönüp gideceği dönem bu kadar kötü hissetmişti kendisini. Ama şu anda bu ondan beterdi. Gelen geçen herkese soruyor ama kimse cevap vermeden kimisi elinde kan torbasıyla, kimisi önlüğüyle koşarak ameliyathaneye giriyordu.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Where stories live. Discover now