"Aykut bey. Sizi buralarda görmek ne güzel." Çok samimi bir şekilde gülüyordu adam. Hatırladım şimdi, düğünde oynamıştı bu adam.

"Tatil bitti, geldik artık Sercan abi. Nasılsın?" Kucaklaştılar resmen.

"İyiyim kardeşim siz nasılsınız?" diyip bana dönerek elini uzattı. "Kardeşim sende hoşgeldin yeni çalışma yerine. Gerçi fabrika sizin ama nezaketen diyorum."

Elini sıktım. "Hoşbuldum ama ben henüz stajyerim Sercan abi." Adam çok samimi birisine benziyordu. Olaya abi olarak girdim.

"Abi dedi bana." Hayret etti. Aykut tanıştırmayı gerçekleştirebildi sonunda. "Sercan abi buranın sorumlusu Mısra. Bölüm şefi gibi düşünebilirsin, burada en çok muhattap olacağın kişi o."

"O bu değil de." dedi Sercan abi. "Koltuk rahat mı? Siz onu söyleyin bana. Valla rahatsa bir akşam bende gelir bir filminizi izler, patlamış mısırınızı yerim." Demek ki bizim sinema koltuğunu tasarlayan adam buymuş. Baya başarılı birisi o zaman.

"Daha deneyemedik abi ama sözüm olsun. Bir akşam gelirsin film izlemeye."

"Takılıyorum kardeşim, bakın siz keyfinize."

Gülüştük falan. "Geçin şöyle oturun." diyip sandalye gösterdi. Biz sandalyelere, o da masasının başına geçti.

"Hangi programları biliyorsun Mısra? Bu arada Mısra demem de sorun yok değil mi?" Aykut'a baktı. "Ne sorunu abi, saçmalama."

"Süper."

"Lisede autocad, nx6 ve nx7.5 programlarını öğrendim Sercan abi. Hepsi dün gibi aklımda. Lise stajımı Coşkunöz firmasında yaparken Catia öğrendim ve üniversitede bu sene onu öğreniyoruz."

"Harika. Bizde bu sene Catia programına geçtik zaten. Ne kadar biliyorsun?"

"Valla fabrikada bana öğreten olmadı bu programı, elime modülleri verdiler giriş yaptım. Belli başlı parçaları çizebiliyordum ama şu anda gelişme bölümünde sayılırım."

Bilgisayarının ekranını bana doğru çevirdi. "Mesela bunu görünce ne anlıyorsun?"

Bir süre inceledim ne olduğunu ve net bir şekilde cevapladım. "Hangi marka bilmiyorum ama bir arabanın sağ ön çamurluğuna ait bir kalıbın dişi kalıbına benzettim." Dişi kalıp üstte durur, erkek kalıp altta kalır. Pot çemberi tam ortalarındadır.

Kendine çevirdi bilgisayarı ve kocaman ela gözleriyle Aykut'a baktı. "Valla bildi." Bana baktı. "Yeni Ford Fiestanın sağ ön çamurluğu."

Arkasına gerine gerine yaslandı kocacım. "Bilir, senin yerini alırsa hiç şaşırmam."

"Masan orada." dedi gülerek. Yerini vermeyecek bana yani. Eliyle karşı tarafı gösterdi. Masalar birleşik ama araları kapalı, kimse kimseyi görmüyor.

"Geç aç bilgisayarını, mail adresini gir, data göndereceğim sana, başlayabilirsen başla. Takılırsan bana sorabilirsin."

Kocamla ikimiz ayağa kalktık. "Kolay gelsin sana o zaman." diyip gülümsedi bebeğim. "Öğlende görüşürüz." Herkese kolay gelsin diyip çıktı odadan. Masama geçtiğimde diğer beş kişiyle daha tanıştık ve işe koyuldum. Benimle beraber 3 bayan ve 4 erkek vardı burada. Hepsi samimi insanlara benziyorlardı.

Data geldiği gibi işe başladım. Data dediğim şey çizeceğim kalıbın ölçülerinin yazdığı bir dosya. Tabi bu iş okulda çizdiğim basit parçalara benzemiyordu. Resmen arabanın bir bölümüydü. Kolay mı amk? Tabi ki değil.

Öğlene kadar bir kere çay molasına çıkıp, ara sıra Sercan abiye sorular sorarak çalıştım. Öğlen molasında bebeğim bölüm kapısında bekliyordu beni. Elele yemekhaneye gitmeye başladık. Geldiğimiz merdivenlerden inip arka kapıdan çıktık. Sağa yürüyüp biraz ileride tekrar binaya girdik. Yemekhane ayrı bir bölümdeydi. İçerden de giriş varmış ama burası daha yakınmış yemekhaneye.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Where stories live. Discover now