§Mini-Özel Seri 7§

Start from the beginning
                                    

Elvinin gülen yüzü bana dönerken Yavuz başını yastıktan kaldırıp kızımızın kokusunu içine çekip öptü. "Günaydın babacığım."

Yavuzun bakışları beni güldüğünde yüzünde çapkın bir gülümseme oluştu. "Hayatım beni de uyandırsaydın ya, beraber girerdik." dedi. Göz kıpmayı da ihmal etmemişti.

"Sapıklaşma yine sevgilim." dedim çekmeceden çamaşırlarımı alırken.

"Karımızı özlemek ne zamandan beri sapıklık oldu doktor hanım?" dedi Yavuz isyanla. Bir yandan göğsüne oturan kızımızla ilgilenirken bir yandan da bana laf yetiştiriyordu.

Dolaptan kıyafetlerimi alıp Yavuza yandan bir gülüş atarak kapıya yöneldim.

"Nereye?" diye sordu Yavuz. "Şurada giyin de gözüm gönlüm şenlensin bari." dedi.

Gözlerimi büyütüp Yavuza döndüm. "Sen iyice terbiyesiz oldun sarı komutan."

Göğsündeki kızımızı yatağa bırakıp olduğu yerde oturdu. "Bana bak sen." dedi ciddiyetle.

Kapının pervazına yaslanıp bakışlarımı Yavuza sabitledim. "Bakıyorum kocacığım."

"Sen ne kaçıyorsun benden? Dün gece de kaçtın." dedi. Gözlerim bir miktar açılırken Yavuz devam etti. "Ben kötü mü sevişmeye başladım Bahar? Sen ondan mı kaçıyorsun yoksa?"

Gözlerim olabildiğince açılırken şaşkınlıkla kahkaha attım. "Sen iyice delirdin Yavuz. Ne kötü sevişmesi? Hala ilk günkü performans maşallah." dedim. Kurduğum cümleler bir miktar utanmama neden olsa da devam ettim. "Ayrıca dün eve gece yarısı bir gibi geldin ve senin çok yorgun olduğunu bildiğim ve dinlemeni istediğim için sevişmek istemedim." Parmağımı Yavuza doğrulttum. "Ya sen benim senden kaçtığımı nasıl düşünürsün? Senden kaçsam dünden önceki gece seninle sevişir miydim ben?" dedim kaşlarımı çatarak.

Yavuzun konuşmasını beklemeden arkamı döndüm. Giyinmek için Elvin'in odasına giderken "Çayı da koy sarı komutan," dedim sırıtarak.

Pislik adam, resmen onunla sevişmekten kaçtığımı düşünüyor.

§

Kalvaltı bulaşıklarını halledip ellerimi yıkadım. Ellerimi yumuşak havluya silip içeriye geçtim. Elvin oyuncaklarla güzel güzel oynuyordu. Yavuz da koltuğa uzanmış telefonda biriyle mesajlaşıyordu. Biraz yaklaşınca timle mesajlaştığını anladım.

Yavuz benim geldiğimi fark edince telefonunu orta sehbaya bıraktı. Elini bana uzattı. Uzattığı elini gülümseyerek tutunca beni kendine çekti. Gülerek koltuğun boş kalan kısmına oturduğumda beni üzerine çekip yatmamı sağladı.

Vücudumun yarısı Yavuzun üzerindeyken elini yüzüme çıkardı.

Yavuzun yüzünde bir durgunluk vardı. Kaşlarım, çatılırken elimi yanağına koydum. "Sevgilim," dedim. "Sen neden duruldun? Sabah için bozuldun mu yoksa bana?"

Yanağındaki elimi tutup avuç içimi öptü. "Hayır, tabii ki de hayatım. Sana bozulur muyum ben hiç?" dedi, gülümsemeye çalışarak.

"Ne oldu o zaman?" diye sordum. Onun böyle durgun olması beni de üzüyordu.

"Biliyor musun, ben bir kardeşimin olmasını çok istemiştim." dedi. Yüzü iyice düşmüştü. "Sen de tek çocuksun. Anlarsın beni." dedi.

İki göğsüm arasına bir ağırlık otururken başımı aşağı yukarıya salladım.

"Küçükken kendime hep bir oyun arkadaşı arardım. Tek başıma oynarken sıkılırdım. Mahallemizde benimle oynayacak kimse de yoktu. Hep benden büyükler vardı. Oynayamazdım onlarla. Annem oynardı benimle. Ama hem çalıştığı hem de evle ilgilendiği için çok vakti olmazdı. Her fırsatta benimle oynardı aslında ama bana yetmezdi işte. Hep onunla oynamak isterdim. Başlarda sırf bana oyun arkadaşı olsun diye kardeşim olsun istedim. Sonra okula başladım. Sıra arkadaşımın küçük bir kardeşi vardı. Hep onunla oynadığı oyunları falan anlatırdı. Çok da severdi kardeşini. Hep kıskandım onu. Artık benimle oyun oynasın diye değil de onu seveyim ona sıkıca sarılayım diye istedim bir kardeşimin olmasını. Ama olması da mümkün değildi. Boşuna anneme kardeş istiyorum ben, diyip duruyordum."

Keşke Olsaydı Where stories live. Discover now