Sadece bir şey...

1.2K 92 20
                                    

Öncelikle bölüm sandıysanız üzgünüm. Bu sefer bölümle gelemedim. Sadece bir şey demek için geldim:

Ben gerçekten çok yoruldum. Ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilmiyorum ve bilmemek beni çok yoruyor.

Ben aşka inancımı tam kaybetmişken karşıma Yavuz ve Bahar çıktı. Onları izledikçe gerçek aşkın varlığına inanmıştım ben. Ama sonra olanlar oldu. Bu sezondaki o iğrenç sahneler, Yavuzun verdiği sözlerin hiç birini tutmayışı ve daha niceleri... Gerçekler bir kez daha yüzümü çarptı. Gerçek aşka, karşılıksız sevgiye inancım tamamen yok oldu. Belki de ben öyle sanıyorum. Bilmiyorum... Şimdi aşka inanmıyor dedikçe de inadına Yavuz ve Baharın aşkını yazıyorum. Kendime diyorum ki: Aşka inanmayıp nasıl aşk kurgusu yazıyorsun? Bilmiyorum. Ve bu bilmiyorumlar benim canımı çok yakıyor. Beni yoruyor. Beni aşka inandıran kişinin aşkının yalan olması beni çok kırdı. Ama bir yandan da bir şeyi öğretti: Gerçek sevgi diye bir şey yok. Öyle bir devirdeyiz ki herkes kendi menfaati için sever oldu.

Bu satırları yazarken bile iç sesim bas bas bağırıyor: Sen aşka inancımı kaybettim diyorsun ama hala yazıyorsun. Aşka inanmasan yazmazsın, diyor. Haklı mı değil mi? Bilmiyorum... Ne düşüneceğimi ben artık bilmiyorum. Çok yoruldum. Sürekli hayal kırıklığına uğramaktan çok, çok yoruldum. Bu tek bir dizi ve beni kendine delicesine hayran eden bir çift için değil, kendi hayatım içinde geçerli. Başta beni kendilerine inandırıp, umut verip sonra tüm duygularımı yakıp kül eden kişi için de geçerli. Gerçek hayatımda mutlu olamıyorum, bari bu çift beni mutlu etsin, dedim. Ama, olmadı. Onlarda kırdı beni. En çok da Baharın sevgisinin bir gramını bile hak etmeyen Yavuz... Sağ olsun gerçek sevginin olmadığını bana fark ettirdi.

Bu yazdıklarım yazmayı bırakacağım anlamına gelmiyor. Yazacağım. Yazdığım her cümle, her kelime canımı yaksa da yazacağım. Hayal ettiğimi, olmayacağını bildiğim halde olmasını istediklerimi yazacağım. Canımı yakıyor ama yazacağım.

Bana ne oluyor? Hiç bir fikrim yok. Kırıldım, üzüldüm, yoruldum... Bazı şeylere olan inancımı kaybettim.

Allah aşkına bana yol gösterin. Çünkü ben bilmiyorum. Gerçek sevgiye inancım kalmadı dedikçe neden kafamdaki aşkı yazıyorum? Neden? Ben bu sorunun cevabını ne kadar düşünsem de bulamıyorum. Bana yardımcı olun. Çünkü ben artık dayanamıyorum. Kalbim bu güne kadar çok kırıldı. Çok kırdılar... Bir kez daha kırılmayı kaldıramaz. 

.
.
.

Bundan öncekileri yazarken fragmanı görmemiştim. Lanet olsun ki demin karşıma çıktı. Ve bir kez daha kırıldım. Daha karısına bile aşkını tam itiraf edip onu sevdiğini Bahara gösterememişken şimdi olan... Ben bunu daha fazla kaldıramayacağım galiba. Bu Bahara reva mı? Bahar sadece sevmişti... Çok sevmişti. Sevdiği adam uğruna ölüme gitti. Ölüme giderken bile mutluydu. Sırf sevdiğinin kollarında olduğu için... Bahar bunu hak etmedi. Hiç bir şekilde...

Aslında bize Yavuzun ne kadar pislik bir adama döneceğinin kopyası verilmiş. Kim karısının sevdiği çiçeği bilmez ki... Hadi onu geçtim her adam sevdiği kadını beyazlar içinde görmek ister.

Bir dizi için benim bu kadar üzülmem normal mi yaa? Bir diziye bu kadar bağlanmam...

Ben çok kırıldım. Biz çok kırıldık. Üzgünüm ama demin dediklerim tam tersini diyeceğim. Sanırım biraz ara vermem lazım. Ne kadar sürer bilmiyorum. Ama umarım çok sürmez. Bilmiyorum... Sadece biraz durmaya ihtiyacım var. Üzgünüm. Biraz ara vereceğim kitaba. Dediğim gibi bu ara ne kadar sürer? Bilmiyorum...

Kendinize iyi bakın. İyi ki buraya gelmişim. İyi ki sizi tanımışım. İyi ki bu ailenin içine girmişim. Aslında bir sürü iyi ki'm var ama keşkelerim de var. Mesela:

Keşke hiç bu diziyi izlemeseydim. Keşke hiç bu çifte bu kadar bağlanmasaydım.

Ne zaman bilmiyorum ama geri geleceğim... Sadece biraz ara vermeye ihtiyacım var...

Umarım kendimi anlatabilmişimdir. Ve sizde beni anlarsınız...

Hoşça kalın...

Keşke Olsaydı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin