❈ 23'ten devam 3 ❈

1.9K 210 256
                                    

Panomda bölümün 21.00'da geleceğini yazmıştım ama kıyamadım size.

Yeni bölüm sınırı 150 oy, 150 yorum

Hayalet okurlarım oy verirse sınır yine daha çabuk dolar canlarımmm

Hadi bölüme geçelim artık ↴

⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯

Karanlığın, ruhunu içine hapsettiği anlar olur bazen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karanlığın, ruhunu içine hapsettiği anlar olur bazen. İçindeki tüm şeyleri kendi gibi siyaha bürür bazen, karanlık. Rengarenk olan hayallerini, kırmızı olan aşkı, mavi olan özgürlüğü, yeşeren umutlarını çürütür... İnsana artık 'Öleyim de kurtulayım' dedirtir bazen. Çektirdiği acılara katlanacak gücü kalmaz insanın. Bitti der, artık sona geldik... Ama; bazen tam bitti dediğin anda biri gelir, seni o karanlıktan alır. Ruhunu karanlığın hapsinden kurtarır. Sana renklerini geri verir. Hayallerini, aşkını, özgürlüğünü, umutlarını... Fakat kurtarıcın gelene kadar en büyük acıları çektirir karanlık. Karanlık alevleri içinde yakar, ucu en sivri olan mızrağını kalbine saplar. Onu içinde sürekli çevirir. Ruhuna bin bir türlü işkenceler eder. Bitsin istersin, kurtarıcın gelene kadar bitmez. Kurtarıcının ne zaman geleceğini de bilmezsin.

Genç kadın, acıyla inleyerek kurtarıcısının çabuk gelmesi için yalvardı. "Yavuz," kuruyan boğazını ıslatmak için zoraki yutkundu. "Ne olur bul beni."

Düşerken çarptığı alnından akan kanlar yüzünün sağ tarafını kırmızıya boyarken eli karnına gitti. Titreyen parmaklarını yarasını üzerine koydu. Acıyla inledi. Kanının vücudundan çıkışını engellemek için tampon yapması gerektiğini biliyordu. Alt dudağını ısırıp gözlerini sıkıca kapattı. Titreyen elini yarasına biraz daha bastırdı. Zifiri karanlığın içinde acıyla inlemesi bir kez daha yankılandı.

Derin derin nefesler almaya başladı. Acısı dinmiyordu ama; sanırım alışıyordu. Canı yanıyordu, hemde çok yanıyordu. Ama; alışıyordu.

Kapadığı gözlerini açtı. Göz yaşları durmadan süzülürken yarasında olmayan eliyle etrafı yoklamaya başladı. Küçücük bir yerdeydi. Etrafı hep nemli, taş duvardı. Gözleri yavaş yavaş karanlığa alışıyordu. Alıştığı gibi beyni de olanları idrak ediyordu.

Olcayın onu attığı yerin boş kuyu olduğunu anlaması pek zor olmadı.

Vücudundan kanlar git gide boşalırken üşüdüğünü hissetti. Soğuktan içi ürperdi. Sonra ise dayanamadı. Deli gibi yaşların boşaldığı gözlerini kapattı.

Genç adam deponun arka kapısına koşarak geldi. Demir kapıya tüm gücüyle tekmesini attı. Kapı ardına kadar son hızla açıldı.

Keşke Olsaydı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin