"Yenge." diye sağımdan ülkücü Tuğrul'un sesi geldi. O da bir kızla dans ediyordu. El salladığında bende el salladım. Zaten bütün ülkücüler gelmişti.

Saat 12'ye vurduğu zaman kül kedisi misali davulcu davulu bıraktı, solist söylemeyi bıraktı. Yanımızda kalan herkesle tek tek fotoğraf çekinmeye başladık. Düğün boyuncada video çekildi zaten.

Sosyal medya fanlarımıza canlı yayın yapanlarda oldu elbette. Ama artık rüya gibi düğünün sonuna gelerek herkes arabalara binmek üzere otoparka çıktı. Herkes bizimle beraber evimize geliyordu sanırım. Hepsi arkamızdaydı. 20,30 araba vardı sanırım arkamızda. Geceyi bizde geçirmeyi planlıyor da olabilirlerdi. Ama Aykut eminim kovardı. Ya da insan varmış, yokmuş umursamaz yapacağını yapardı. Bu sefer direkten dönmezdi. Dönmeyecekti biliyorum.

Herkes üç şeritli Mudanya yolunda birbirine makas atarak ilerliyordu ama yanımdaki göt herifin kaza yaptığı yere geldiğimizde anında hızını düşürdü. Bir anlık bana bakıp tekrar yola baktı. Yüzü düşmüştü ama yanımızdan geçenlere küfür ettiğim zaman Gül Ege başladı.

Evimizin önüne geldiğimizde herkesle tek tek tokalaşıp teşekkür ederken, onlarda tek tek tebrik etmekten geri kalmadılar. Metalciler falan diye saymıyorum artık. Kimlerin olacağını tahmin edersiniz herhalde.

Belkıs annem ve Ayhan babama ayrıca teşekkür ettiğimizde düğünde toplanan takıları bize vermeye kalktılar. "Hayır." dedi reis damat. "Sizde kalsın baba. Biz yarın akşam balayına gidiyoruz. Nereye lazımsa kullanın. Siz yaptınız her şeyi." Reddedildi. Ama bu sefer ben girdim araya. "Olmaz baba öyle şey. Sizde kalsın, sayenizde eksik bişeyimiz yok zaten." Konuşmalarına fırsat vermeden sandığı babasının eline verdi damat bey.

Yanımızda gelen üniversiteden arkadaşlarından bir tanesi "Aykut biz sabah gideriz kardeşim." İmalı bir şekilde gülüyordu. "Arayalım mı seni, geçirmeye gelir misiniz?"

Öne doğru gidip çocuğa yaklaştı. "Telefonları kapatıyorum. Sikerim ararsanız." Ama bu kadar da olmaz yani. Ayıp amk ayıp. Nerelerden kalkıp gelmişler düğüne, bizimki hala neyin kafasını yaşıyor. Şerefsiz damat.

Arkama dönüp evimize doğru bakarken "Sıraya geçin çiçeğimi atacağım." diye bağırdım.

Herkes en acilinden sıraya dizildi. "Hadi at bekliyoruz."

İlkinde atar gibi yaptım ama atmadım. Şerefsizlik diz boyu. İkincisinde atar gibi yaptım atmadım. Kocam şerefsiz bir kere. Ama üçüncüsünde attım ve gelenlere baktım, kim kaptı diye.

"Aaaaaaa!" diye çığlık attı Ahsen. "Ben kaptım." Mehtap ve Atakan yere düşmüşlerdi. Çiçeği kapmak için sanırım kendilerini yerlere attılar ama kapamadılar.

Ahsen Doğan'a sarıldı elinde çiçekle ve ikisi de yanımıza geldiler. "Kardeşim allah bi yastıkta kocatsın inşallah." diyip Aykut'a sarıldı Doğan. Ahsen'de bana sarıldığında "Bu iş bu kadar hacı. En acilinden nikah kıydırmamız lazım bizim." dedi.

"Nasıl yani?" Hakkaten nasıl yani?

"Dün gece.." Diyip kıkırdadığında dün gece herkes dağıldıktan sonra öpüşme işini tamamladıklarını anladım. Öpüşmekle kalmadılar yani. Bizden önce davrandılar. Ahsen zaten rahat bir kızdı. Öyle takıntıları yoktu.

Herkesin yanına geçtiklerinde reis kocam bir elini dizlerimin altına, diğer elini sırtıma koyarak kucağına aldı. Herkes alkışlarken elimdeki anahtarla kapıyı açıp insanlara el salladım ve girdik evimize. Ama arkamızdan özellikle Gökhan denilen dayının sesini duydum. "Kolay gelsin yeğenim." Bizim piçte içeriden bağırdı. Göt herif. "Eyvallah dayı." Kafasına patlattım valla bir tane. Hiç acımadım.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ