M.L 3.44

9.3K 851 236
                                    

Rüya gibi bir düğün bahşediyorum size sevgili okurlarım. Umarım çok çok beğenirsiniz. Ve aşağıya bir bağlantı bırakacağım. Ona instagramdan bakarsanız güzel olur. İyi okumalar. İkinci bölüm bu arada. Okumayanlar için söylüyorum.

Şerefsiz kocamla odaya gireceğimiz esnada durdum. "Gelinliğimi değiştireceğim ben sen girme." Az önce söylediği laf için sinirliyim göt herife. Tapuymuş. Tapular kovalasın seni hayvan herif.

Güldü tabi sinirli halime. "Yardım ederim ben sana, kendin değiştirebilecek misin?" Arkasında kırmızı saten balık elbisesiyle gelen Mehtap, koyu yeşil tafta elbisesiyle gelen Berrak'ı işaret ettim gözümle. "Yardıma geliyorlar bana, sen burda bekle."

Ağzının içinden sessiz bir şekilde konuştu. "Amk sanki birazdan görmeyeceğim." Bastı ya nikahı anasını satıyım, düğün bitene kadar söyler şimdi bunu. Sıçtık amk sıçtık. Sabaha sağ çıkarsam iyidir.

Mehtap ve Berrak'la içeriye girip diğer gelinliğimi giydim. Mehtap'a fotoğrafçıya haber vermesini söyledim. Bununla da çekim yapılacaktı çünkü. Şerefsiz damat dışarıda bekliyordu hala. Tafta üzerinde kendinden Osmanlı desenleri olan bembeyaz gelinliğimi giydim. Sırtı üçgen şekilde açıktı, önü göğüs hizasında üçgen şekildeydi.

Dışarıya çıktığımda şerefsiz damat donup kaldı. "Vazgeçtim amk." Haydaaaa.. Asil bitti, Aykut başladı. "Vazgeçtim düğün falan yapmıyoruz. Seni insan içine çıkartamam. Kaçırırlar maçırırlar, riske atamam seni." Dalga geçerek güldüm. Hayran hayran bakıyordu.

Fotoğrafçı gelince az önceki yere gidip fotoğraf çekinmeye başladık. Merdivenlerin alt tarafında ben durdum, Aykut bir kaç merdiven daha yukarıda duruyordu. Ben ona bakmıyordum o elinde Çiçek'le beni bekliyor gibiydi. Mekan zaten havalı hani, merdivenleri bile havalı amk. Ultra lüks.. Bok gibi parayı aldılar gerçi bi zahmet havalı olsun.

Şerefsiz adi kocam diğer pozlarda mümkün olduğu sürece sırtımdaki boşluğa dokunuyordu. Dokundukça sayı artıyor, beni komaya sokmaya niyetleniyordu.

Tekrar odaya girdiğimizde yemek getirmişlerdi, çok yiyemedik ikimiz de ama kahvaltıyla durduğum için acıkmıştım. Aykut bile heyecandan yiyemedi siz düşünün, ne haldeyiz.

İçerideki kameralara bağlı odadaki televizyondan geleni gideni izliyorduk. İnsanlar baya toplanmaya başlamışlardı artık. Saat 8 olmak üzereydi zaten. Aykut'un haberi yokken anlaşma yaptığımız adamı aramıştım bir keresinde. Çıkış müziği ve dans müziği seçmiştim. Çıkışta Son Mokican filminin jenerik müziğini seçmiştim, dans içinde Ziynet Sali'den Ömrüm şarkısı.

İkimizde gözümüz bir saatte, bir televizyonda derken salon çalışanlarından birisi içeriye girdi. "Hazırsanız çıkış yapabilirsiniz Aykut bey." Anında ayağa kalkıp birbirimize baktık. Duvağımı kapatmadım bu sefer. Bebeğimin papyonunu düzeltip elini tuttum.

Gelinliğimin iki metreye yakın kuyruğu ve duvağımın üç metre kuyruğu arkamdan geliyordu. Aykut, reis ifadesiyle dikiliyordu yanımda.

Müzik çalmaya başladığında devasa taşlı avizeleri olan, bembeyaz masalarda kocaman şamdanları olan ultra büyük salonun kapısındaydık. İçeriden adam konuşuyordu. "Türkmen ve Dinçsoy ailelerinin çocukları Mısra ve Aykut çiftimizin düğün törenine hoşgeldiniz. Çiftimiz hazır.." Müzik sesi yükseldiğinde ritmine uygun bir şekilde ağır ağır yürüdük piste doğru. Adam bişeyler söyledi ama gerisini duymadım.

Salonda sadece şamdanların mumlarından çıkan ışıklar vardı. Adım attıkça arkamızdan beyaz volkanlar yanıyordu. Alkış, ıslık demiyorum artık. İkimizde kimseye bakamıyorduk. Morga gidebileceğimiz bir şekilde atıyordu nabızlarımız. Elimi tutan eli her an yere düşecekmiş de düşmesin diye sıkıca tutunuyor gibiydi. Ya da beni ayakta tutmaya çalışıyordu. O derece heyecanlıydık. O derece herkesin gözü üzerimizdeydi.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin