M.L 2.17

10.4K 1K 313
                                    

"Kız yenge." diyerek yengemlere girdiğimde her zamanki güler yüzüyle karşıladı. "Noldu kuzum, ne bu heyecan?"

"Yenge ya, bizim bir arkadaşın Doğum günü var da yarın. Kızlarla anlaştık, bişeyler yapıp götüreceğiz okula." Yenge sevgilimin Doğum günü yarın.

"Sabaha kadar sarma saralım, patatesli peynirli börekler yapalım. Ne dersin?" Yenge damadınız sarmayı çok seviyor ve peynirli böreği. Ama bende aç kalacak değilim herhalde. 5 kilo aldım reis yüzünden. Aç kalmayacağım için patatesli de yapalım..

"Yaparız yengem, gel başlayalım." der demez mutfağa girip giriştik yapmaya. Vay Efendim içler hazırlandı. Aman o oldu, bu oldu, börek açıldı, fırına atıldı, sarma sarıldı derken gece ikiye kadar yaptık yengemle. O da bayılır mutfağa zaten, hiç şikayet etmiyor.

Gecenin bir yarısı işimizi bitirip yengemin meşhur tupperlerine doldurduk hepsini. Yarın Cuma, enseyi kapa, okuldan kaç, dağ evine git. Başka bir yer yok çünkü. Ama biz orada rahatız. Etrafta çok fazla ev yok. Hem ev sonuçta tuvalet falan aramıyorsun. Belkıs teyze oraya ayda iki kez temizlikçi gönderiyormuş zaten. Genel olarak temiz oluyor. Şerefsiz oğluna mekan hazırlıyor kadın. Torun torbaya karışsın diye herhalde.

Sabah anneme kahvaltı hazırlamamasını söylediğim için kalkmamış. Fırsattan istifade okul kıyafetlerimle değil kot-tişört-ceket kombiniyle çıktım evden. Canımın içi reis Enes'lerin olaydan beri o gelmeden evden çıkmamamı söylüyor, bende öyle yapıyorum.

"Dağ evine mi?" Sanki başka şansımız var. "Kız attığın başka ev varsa orası da olur reisçim."

Gülerek söylediğim cümleye bozulmuş gibi yapıp aslında bozulmadı. Şerefsiz. Gülüyor çünkü o da. "Bak." dedi sert bir sesle. "Şu doğum günü bilmem ne olaylarını zaten sevmiyorum, sırf sen istedin diye beraber vakit geçirelim diye kabul ettim. Bana laf sokma."

Arkadaşın özel günlere zaafı olduğu için yedi yüz elli kere okuldan kaçalım dediğimde kabul etti çünkü. Amaç; Doğum günü kutlamak falan değil, bende sevmem kendi doğum günümü kutlamayı. Amaç; beraber vakit geçirmek. Koca kafalı olduğu için anca böyle ikna oluyor.

Hatta ben onu atlatıp kızlarla hediye almaya gidecektim ama olayı çaktı şerefsiz. Bu yüzdende yanımdan bir dakika ayrılmadı. Yanındayken almama da müsade etmedi. Çünkü tam bir şerefsiz metal erkeği.

"Reis bebeğim orada çay var mıdır? Sen çay seviyorsun."

"O ne amk?" diye sordu. Çay demekten mi anlamıyordu? Arada kafa gidip geliyordu. Acaba kazada kafasına darbe aldı da şimdi mi çıkıyordu acısı?

"Çay diyorum çay.."

"Reis bebeğim ne Mısra?" Tersliyor manyak herif. "Heee.. Onu diyorsun."

"Heeee.. Onu diyorum."

"Öylesine bebeğim, canım ne isterse onu söylüyorum. Sana ne?" Muhabbetimize diyecek yok gerçekten. Müthiş uyumumuz en başından beri devam ediyor. Hep böyle uyumlu bir çifttik. Bu yüzden uyumlu çiftler sıralaması kategorisinin en üstündeyiz. Zirvedeyim, sesin gelmiyor.

Cevap vermek yerine Bursa'da temiz hava bırakmayarak hepsini ciğerlerine kökletti. Azıcık bana ver desem sağa çeker, kontağı kapatmadan verir. Ama nasıl verir? Anladınız siz onu..

Nisan 30 bebeğim. Havalar ısınmaya başladı. Çok şükür. Şu kışla ne derdim var bilmiyorum ama var işte. Soğuk abi bir kere, soğuk yani. Sıcak dururken neden soğuğu seveyim? Mis gibi bahar ayları, gevşer gönlümün yayları demişler. Doğru demişler. Kıpır kıpırız..

Evde çay olduğunu söylemedi ama gelince dolapları karıştırdım arsız olarak. Buldum ve demledim. Tabak, çatal, bıçak, bardak.. İşime yarayacak her şeyi bulup salondaki masanın üzerini silerek hepsini yerleştirdim. Reis bey yatıyordu salonda. Telefonuyla oynuyordu. Yardım etmek mi? Tenezzül dahi etmez. Çünkü o bir hödük.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin