Okuldan çıkıp Okçubaba'da oturmaya karar verdik. Metalciler ve ressamlık olarak oturuyorduk. Zaten biraz sonra kalkıp maça gidecektik. Biz Aykut'la Renegade'ye binerken diğerleri de metroyla stadyuma gitmeye karar verdiler. Tabii trafik anasının gözü gibiydi. Arabayı stadın arka tarafında Dikkaldırım'a bırakan reisle yürümeye başladık.

Turnikelerin orada bizimkilerin yanına bir gittik, şoka girdim. Reis bozuntusu manyak kıskanç herif Çarşamba halkına da söylemişti. "Bunlar ne arıyor Aykut?" diye sordum.

Şerefsiz metalci, "Onlar kombineli zaten Mısra. Her maça gelirler ama en azından tanıdığım insanlar etrafımızda olacak." dedi.

Mete abi ve diğer Çarşamba halkı hayırlı olsun dediler. Mete abi zaten imada bulunmuştu. Şimdi de gayet imalı bakışlarıyla, "Naber gelin hanım?" diye sordu. Ne yengeliği, ne gelinliği aklımın ucundan geçirmemiştim bugüne kadar ama o da oldu be. Tek kişilik dev aile Aykut bey sayesinde...

Turnikeleri geçene kadar etrafımda Çarşamba halkı kol gezdi. Kapalı kale arkasına bilet ayarlayan Oğuzhan sağ olsun, ne kadar çılgın taraftar varsa buradaydı. Olsundu. Öğlenki stresimi atacaktım.

Aykut yerime oturmam konusunda sürekli olarak uyarı verse de çok umurumda değildi şahsen. Elimi bırakmıyordu. Kendisi de yerinde oturuyordu. Kızlar da aynı şekildeydi. Lan maça geldik, öylece oturup kaldık. Yanımızdaki Teksas taraftarı, "Lay Lay lay Lay lay Lay lay Laaaay Bursasporrrr!" diye bağırırken, "Ama yeter Aykut!" diye bağırdım. Zaten bağırmasam duymazdı beni.

Tip tip suratıma bakıp, "Neee!?" diye o da bağırdı.

"Ya oturmaya mı geldik buraya biz!?" diye yine bağırdım. Şerefsiz metalci güldü.

"Bana ne? Gelmeseydiniz." Sen misin lan bana gider yapan. Anında ayağa kalkıp taraftara eşlik etmeye başladım. Omuzlarımdan bastırıp yerime oturttu, yine kalktım.

"Mısraaa!" diye bağırdığında etrafımızdaki herkes bize baktı.

"Aykuut!" diye ben de bağırdım. İkimiz de ayakta dikiliyorduk.

"Otur şuraya!" dediğinde, "Oturmayacağım." diye bağırdım.

Mete abi olaya dahil olarak, "Kardeşim biz buradayız. Bırak tadını çıkartsın. Madem oturacaktınız niye geldiniz?" dedi. Reis efendi ters ters yüzüme baktığında zafer çığlıkları atmaya başladım. Çünkü gol oldu.

"Çekmişiz kafaları, dalmışız hayallereeeee...
2019 yılında şampiyonlar liginde
Koyacağız Real Madrid'e." diye eşlik etmeye başladım. Sonunda Aykut reis reislikten çıkıp taraftar olmaya başladı. Olsundu. Sıkıldım oturmaktan.

"ATTIĞIN HER GOLDE KALBİMİZ DURSA,
HAYKIRSAM ADINI "EN BÜYÜK BURSA",
ATILDIN İLERİ BİN DOLU DİZGİN,
...HAYKIRSAM ADINI, EN BÜYÜK BURSA."

Marşları kendimizi yırtarak söylerken bir yandan zıplıyorduk. Çarşambalılar marşların hepsini bilmeme hayret ederek yüzüme bakmaya başladılar. Aykut da, "Yeter, otur şuraya." emri verdi bağırarak. Tabii ki umurumda olmadı. Tekrar sahaya döndüm.

"Zıpla zıpla, zıplamayan ibne." diye bağırmaya başladım bu sefer. Ama baktım ki kimse marş söylemiyordu. Koca kapalı da bir tek benim sesim çıkıyordu. Tabii bunu sonradan fark ettim.

"Sikerim maçını Mısra!" diye bağırdı Aykut. Yine bir tek onun sesi duyuldu. Hiç ses etmeden usulca yerime oturdum. Valla tutar dilimi falan kesmeye kalkardı. Allah yazdıysa bozsun lan. Dilimi keserse konuşamam, ölürüm daha iyi.

"Getiren de kabahat! Niye getirdim ki amk!" diyordu Aykut. O da yanıma oturmuştu. Bu esnada taraftar benim dediğim gibi, "Zıpla zıpla zıplamayan ibne!" demeye başladı.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Where stories live. Discover now