Dönüp Gökay'a, "Şöyle bir hava alsam da gelsem. Ya da gelmesem." diye gülerek konuştum.

Müzik hızlandı, ben hareketlendim. Karşımda Aykut...

"Kuş havalandı, kaçış mübahtır. İntikam soğuk da, sen ara sıcaktın."

"İçimdeki okyanusta aşksız, yüzmesi tehlikeli ve yasaktır."

Kızlar benimle beraber coşuyorlardı tabii ama ortada bir tek ben vardım. Herkes yerindeydi. Yine bir gözüm Aykut'ta, bir gözüm kızlardayken devam ettim şarkıya.

Kuş havalandı diyordum, içime o kuşları sen soktun Aykut demek istiyordum.

Kaçış mübahtır diyordum, gelmiyorsan ben gidiyorum demek istiyordum.

İntikam soğukta sen ara sıcaktın diyordum, metal erkeklerine düşman oldum ama sen başkasın demek istiyordum.

İçimdeki okyanusta aşksız yüzmesi tehlikeli ve yasaktır diyordum, çünkü sen benim gözümde bir okyanussun Aykut. Bir zahmet artık şu haltı ye demek istiyordum. Mehtap'la Atakan barışmamış dahi olsalar, bir şey yapmasını bekliyordum. Mehtap bahaneydi aslında ama koca kafalı reis bozuntusu bunu anlamıyordu.

Ama baktım ki, Mehtap'ın moral sıfırdı. Biraz onu neşelendirmek için şarkıyı değiştirmek üzere Merter'i buldum. Merter yanına bir de kocaman kulaklık almış, bayağı kendini DJ zanneden cinsten hareketler yapıyordu. Camdan kapkaranlık yolu izliyordu Mehtap gülüm. Atakan'a doğru yavaş yavaş ilerledim. Neden canı sıkıldı bu kızın şimdi?

Müzik devam ederken, 'Ne oldu?' der gibi bir yüz ifadesi yaptım Atakan'a. Telefonunu çıkartıp mesaj bölümüne 'Barışmak istediğimi söyledim, yeter artık Mısra. Bıkmadınız mı? Bizim de bir onurumuz var. Köpek etti haftalardır.' yazmıştı. Mesajı okuduktan sonra yüz ifadesine baktım. Harbiden bu da ağlayacaktı şimdi. Şarkılar devam ediyordu ama Mehtap'ın yanına yani yerime oturup telefonumu aldım elime. Aykut bir şey yazmamıştı bu sefer. Bıktı o da herhalde.

Mehtap'a, 'Barışmak istiyor musun?' yazdım gösterdim.

'İstiyorum ama hala giderlenmeye devam ediyoruz.' yazdı. Bir şey yazmadan kalktım ayağa. Kız da haklıydı tabii. Çok seviyorlardı birbirlerini ama bir düşmanlık tutturduk gidiyorduk. Yeter artık Atakan'ın da koşturduğu. Mehtap onu çoktan affetmişti zaten.

Demet ablanın hatırını kırmayarak, "Dün gece bi kaç film seyrettim, canım çıktı ağlamaktan. O Mehtap yok mu? O Mehtap. Yine öptürmedi dudaktan." diye söylediğim an otobüs halkı kahkahalara boğulurken herkes ne yapmak istediğimi anladı. Şarkı sonuna kadar Türkan yerlerini Mehtap olarak söyledik. Mehtap'ın da hoşuna gidiyordu ama çaktırmıyordu. Atakan'a bakıp göz kırptığımda minnet bakışları gönderiyordu şerefsiz.

Kızları yerlerine oturup Neslişah'tan Merter için bir şarkı istedim. İçim yanar yanar deyip duruyordu zaten. Nesli de gitarını çıkartıp çalmaya başladı. Hem biraz duygusallaşmak iyidir. Herkes dinlensin.

"Hani en sevdiğini kaybettiğinde için yanar yanar yanar yanar da. Bende seni kaybettim ağlarım şimdi." diyorduk ve herkesin aklında başka bir şey vardı. Mesela benim aklımda babam vardı. En sevdiğimdi ama kaybettim. Ve her yaptığı şeyde içimi yakıyordu.

Yerime oturmamıştım ama Mehtap'ın başında duruyordum. Söylerken Aykut ne tepki veriyor diye ona baktım. Gözümün içine bakıyordu. Sanki ne düşündüğümü anlamış gibi, 'Yanar ama sönmesine izin vermeyen sensin.' yazmıştı.

Atakan ve Mehtap ara sırada bakışıyorlardı ama Mehtap önüne dönüyordu hemen. Ve sonunda ikisi de birbirlerine güldüler. Galiba barıştılar. Merter artık dayanamayıp müziği bitirdi ve "Kaptan n'oluyo? Herkes donuna yapıyo!" diye bağırmaya başladı.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin