Merter Tarkan'dan cuppa'yı açtı. "Hey tayfa! Kalk kalk kalk hadi durma! Hey hey tayfa! Kalk kalk kalk hadi durma!" Bağırışları koparken hoplayıp zıpladık tabii ki.

Otobüsçü amca ön taraftan, "Zıplamadan kızlar!" uyarısı yolladı. Ama sesinden belliydi, eğleniyordu adam.

Hiç geç kalmayıp, "Amcacığım kırk beş kilocuk kızım ben. Otobüste ayı boğacak cüsseli arkadaşlar var, bence onlara söylenmelisin." diyerek Kadir'e giderlendim. Ve kahkaha tufanı koptu otobüste. Özge hoca eğlenmeyi çok sevdiğimizi bildiği için bize eşlik bile ediyordu.

"Cuppa cuppa cuppa bağıra çağıra bas bas. Sabaha kadar dans." Merter DJ olarak parçayı değiştirdi.

Bir ara su içmek için çantama el attığımda telefonuma baktım. Aykutçuğum mesaj atmıştı.

"Laf dinle! Bir kere de laf dinle!'

'Düzgün oyna Mısra!'

'O eteğine sahip çık!'

'Delirtme lan adamı! Bak şu telefonuna.'

Okuyup cevap vermeden çantama geri attım telefonu ve oynamaya devam ettim. Demet ablam Hayalet diyordu. Atakan bir ara Mehtap'ın kolunu yakaladı. Müziğin sesinden ne dediğini anlamadım ama Mehtap'ın canı sıkıldı ve yerine oturdu. O yerine oturduktan sonra deliren bir metal erkeği Koray, Merter'in yanına gitti.

"Vay delikanlı gönlüm vay." diyen mandalinacı arkadaşı açtı ve biz kızlar yerimize oturduk. Metal erkekleri ayaklandı. "Vay delikanlı gönlüm vay! Sen bu kurşunu yine mi yedin? Hani aşk bize gurbetti? Yine mi sevdin? Yalan dünya, yalan dünya. Aşksızlara kalan dünya." diyerek alkış falan yapıyorlardı ve en az bizim kadar eğleniyorlardı. Aykut dışında hepsi ayaktaydı. Aykut ne yapıyordu hiç bilmiyordum. Çünkü ona bakmıyordum.

Bitmedi daha onların da işleri. "Hayatı tesbih yapmışım sallıyormuşum. Adını duydukça ağlıyormuşum. Deli diyorlarmış benim halime. Gelmişine geçmişine sayıyormuşum." diyen metal erkekleri bizim kızlara bakıyordu. Hepsinin gözünde kendi hedefleri vardı. Bizde suratlar mahkeme duvarıydı.

Bu duruma sinir olarak ayaklandım yine. Giderse gider amk. Merter'in yanına gidip müziği değiştirdim. Ece Seçkin'den devam edip, "Bundan sonra seyret sen görücen şimdi beni de. Gezcem tozcam eğlencem vurucam dibine dibine. Yatçan kalkçan merak etçen, sorcan nereye? Gidiyorum cehennemin ta dibine. Gelcen mi?" Çalıyorken Mehtap'ın yanına gidip başında oynamaya başladım. Aynı zamanda erkekleri oturtmuştum yerlerine. Ve iki sıra arkada oturan Atakan'a arada bakıp sinir etmeye çalıştım. Tabii reisçiğime de bakmayı ihmal etmedim. Hala aynı pozisyonda duruyordu. Metal erkeklerinin hepsi yalnız oturuyordu. Çünkü otobüs 40 kişilikti ve biz 35 kişiydik.

Şimdi yapışacaktı boğazıma valla. Alt dudağını ısıra ısıra kanatacaktı birazdan. Şahsen benim yarışmada kanamıştı. Arada tesbih çıkıyordu eline. Dağıtacak gibi sallıyordu.

Yeter mi bende giderler? Yetmez tabi ki. Aykut'a dünden beri çok sinir olmuştum. Eteğime de karışmaya hakkı yoktu. Bir bok yiyecek ama o da beni bekletiyordu. Hayır, madem istiyorsun bu kadar, yap bir şekil önümüze bakalım.

Ajda Pekkan'dan güzel bir şarkıyı açarak otobüsün en önüne gittim. Kızlar yerlerine geçtiler. En önde oturan Özge hocaya bakıp dizlerimi kırarak şarkıya başlangıç yaptım.

"Çok mu şey istemiş olurum senden bilmem? Zaten hep çok isterim ben. Azla yetinmem." diye söylerken ondan not dilendiğimi biliyordu.

Ayağa kalkıp yavaş yavaş adımlar atarak Berkay'ın yanında durdum. "Başka bir hayat var, dışarda ama sensiz." dedim.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz