44. Bölüm ♡FİNAL♡

41.3K 1.1K 434
                                    




Sen benim en büyük tutkum...


Keşkeler kafilesi gelecek sonra kapımıza. Keşke sevdiklerimiz ile daha çok vakit geçirseydik. Keşke o gün o insanın kalbini incitmeseydik. Daha çok okusaydık. Daha çok gezseydik. Sevseydik. Sevginin ayıplandığı şu çağda, tüm ömrümüzü sevda üzerinde demleseydik. Gidebilseydik.
Allah'a yürümekten çok, koşabilseydik. Keşke o günlere geri dönüp, bugünlere hiç gelmeseydik. Sayıklayıp dururken azalan ömrümüzden bir gün daha geçecek. Ne kadar çok diretsek de son pişmanlık fayda etmeyecek.
Geceyi kucaklayıp sabaha yenileceğiz.
Gülü sevip, dikenine katlanamayacağız. Karanlık saydığımız bu günleri, o gün mum ile arayacağız. Ne yaparsak yapalım zamanı durduramayacağımızı unutmayalım olur mu.? İnsan olmaktan çok, insanlığa layık olmak için yaşayalım. Sevelim, sevilelim, gülelim, ağlayalım. Bugün sulayacağımız çiçeği yarına bırakmayalım..

Ben Evindar’ı emzirirken, Murat güya Miran’ı uyutacakken kendisi uykuya dalmıştı. Miran ise uykuya dalmış babasını izliyordu sessiz bir biçimde. Onların bu haline gülüp kızıma baktım. İyi ki doğurmuştum onları gerçekten de sessiz sedasız evimizde bir neşe kaynağı olmuşlardı ikisi de. Daha yeni kucağımda uykuya dalan Evindar’ın uyuduğuna emin olduktan sonra yataktan kalktım ve onu beşiğine koydum. Arkamı dönmemle Miran elini babasının yanağına koyup sesler çıkardı. Ne dediğini asla anlamıyordum. Aslında daha yeni bir yaşına girmiştiler ondan daha konuşmalarına vardı. Murat’ın isyankâr sesiyle kaşlarımı çattım.

“Babacım n’olur ya biraz daha uyuyayım. Zaten akşam uyutmadın bari şimdi izin ver.” Onun bu haline gülmeye başladım. Bu isyanı benimle de ilgili olabilirdi. Çünkü Murat bana yaklaştığı an Miran ağlayıp izin vermiyordu. Onların yanına gitmeden direkt banyoya ilerledim. Miran ve Murat’ın bu sefer gülme sesleri gelince bende güldüm. Aklım direkt bir sene önceye gitti. Doğum yaptığım güne.

Cemile ana kızların yaptığı yeni ve çıtır çıtır olan el baklavasını getirip önüme koydu. Önce baklavaya sonra Cemile anaya baktım. Yüzümdeki kocaman sırıtma o an solmuştu Cemile ana da bunu fark etmiş olacak ki yanıma oturdu ve elini elimin üstüne koydu. “İyi misin kızım ne oldu?” Bu baklava çok az ve bana yetmez deyip aç gözlülük yapmak istemediğim için hiçbir şey demedim. Yanımdaki sandalye çekilmesiyle Cemile anayla gelen kişiye baktık. Serdar Ağa’nın karısı Ayşe ablaydı gelen. Üç aydır burada değildi kocasıyla beraber Ankara’da kalıyorlardı. Yeni, üç gündür gelmişlerdi ama geldiğinden beri bana laf sokup duruyordu. Sanki kendi yaşıtıymışım gibi. Ben ona cevap bile vermiyordum saygıdan. Ne olursa olsun benden büyüktü ama Cemile ana da Nujin ana da yeri geldiğinde ona kızıyorlardı baya.

“Kusura bakma ana ama bu gelin hamile olduğundan beri sizi parmağında oynatıyor. Sizde hiçbir şey demiyorsunuz.” Demesiyle Cemile ana gözlerini kocaman açıp sinirle ona döndü.

“Haddini bil gelin, senin karşında çocuk yok! Kaynanan var. Laflarına dikkat et! Bu kızı da kıskanıp laf sokup durma. Senin yaşıtın mı? Onu kıskanacağına ona ablalık yapıp yol göster azıcık.” Dedi her kelimesinin üstüne basarak. Ayşe abla ağzını açıp konuşacaktı ama yapamıyordu çünkü yapsa hemen kapının önüne konulacağını biliyordu. Aslında benle de bir sorunu yoktu ama hamile olduğum için burada ki herkes bir dediğimi iki etmiyordu, o da bunu bildiği içindi bana olan nefreti ve kini.

BERDEL  { TAMAMLANDI }Where stories live. Discover now