37. Bölüm ❤Çok özledim seni❤

26.6K 1K 202
                                    



 
Tekrardan güvenebilir miyim diye çok düşündüm. Tekrardan seni sevebilir miydim, seni senden bile daha çok sevebilir miydim? Ayağına taş değse, o taşı ellerimle kıracak kadar, canını sıkan her şeyin senin değil de benim canımı sıkmasını isteyecek kadar, senin yanında olan, senin kokunu alan herkesten kıskanacak kadar, seni affedebilecek kadar güvenebilir miydim yine sana? Severdim belki... Hem de ölesiye! Kokunu almak için canımı verecek kadar, elimden tutup ölüme gidiyoruz dediğinde tereddütsüz gelecek kadar severdim seni. Severdim belki ama affedebilir miydim? Seni ölesiye sevdiğimi görmemezlikten geldiğini, bana oyun oynayıp intikam alıp aşkımla dalga geçmeni, bir saniye bile olsa beni parmağında oynatmanı, bir kez olsun sevmeyi, beni kullanmanı bile affedebilir miydim!?

O kadar çok üzülmüştüm ki Barış'a. Hayat az önce onun gözünün önünde Emre’yle öpüşmüştü. Barış’ın bağırması ile Hayat, Emre’den öyle bir ayrılıp Barış'a baktı ki gözlerindeki o korkuyu görebiliyordum. Acaba bu korku dolu bakışlar Barış’ı kaybetme korkusu muydu? Aklım şu an karman çorman olmuştu. Barış ise Hayat'a nefretle bakıyordu. Sanki karşısında sevdiği kız değil de düşmanı vardı. Hayat hâlâ donuk bir şekilde Barış’a bakıyordu. Ne yapacağını ne diyeceğini bilmiyor gibiydi sanki. Zor ve uzun bir süreden sonra kendine geldiğinde, hızlı adımlarla Barış'ın yanına gitmeye çalışması ile Barış'ın yine bağırmasıyla olduğu yerde çivilendi sanki.

"Sakın, sakın bana yaklaşma!" dedi nefret dolu bakışlarla. O kıza her Allah'ın günü aşkla bakan adamın gözlerinde şu an kocaman bir nefret vardı sadece. Üstelik Barış’a böyle çaresiz ve korku dolu bakışlarla bakan birinin Emre’yle bilerek ve isteyerek öpüştüğünü düşünmüyorum. Hayat gibi çok iyi niyetli bir kız bunu kesinlikle hak etmiyordu.

Hayat’ın da Barış gibi gözyaşları akmaya başladı. Ağzını açıyordu ama tek kelime bile etmeden geri kapatıyordu. Emre ise kaşlarını çatmış bir vaziyete burada ki olayı anlamaya çalışıyordu. Barış’ın yüzünde alaylı bir tebessüm oluştu, bu tebessüm her şeyi açıklıyordu zaten. "Yazık, çok yazık!" dedi sadece.

Hayat elinin tersiyle akan gözyaşlarını sildi ama değişen bir şey yoktu, çünkü yenileri gelmeye devam ediyordu. "Barış." Dedi. Zor bela bir adım atması ile Barış bir adım geri gitti. "Bana bunu yapma. Bak yemin ederim, sana yemin ederim ki ben onu öpmedim, o beni öptü." Dedi ne yapacağını ne diyeceğini bilmeyen küçük ve çaresiz bir kız çocuğu gibi.  

Barış burnunu çektikten sonra gür bir kahkaha atmaya başladı boş salonun içinde. Hayat'ın dediği şeylere inanmışa benzemiyordu. Alt dudağını dişledikten sonra başını iki yana salladı. "Senin kadar yalancı bir insan görmedim ben hayatımda! O öpmüş. Eğer o öpmüşse neden izin verdin seni öpmesine Hayat!? İtebilirdin, tokadı basabilirdin. Bana yaptın ya onu, ona da aynısını yapsaydın!" Dediği şeyle şok olmuş bir şekilde onlara baktım. İnanmayacaksınız ama Emre'nin de şu an benden eksik bir yanı yoktu. Barış Hayat'ı öpmüştü. Ne zaman, nerede? olay nasıl olmuştu aşırı merak ediyordum.

Hayat hızlı adımlarla Barış'ın yanına geldi ve karşısında durdu. Ellerini tutmaya çalıştı ama Barış izin vermedi ani bir hamle ile elini çekti. "Bir daha sakın bana dokunma!" Ağzını her açtığında nefret kusuyordu.

"Barış?" Dedi çaresizce ama Barış konuşmasına engel oldu. "Ulan bunca zaman senin yoluna ömrümü verdim daha ne yapayım! Şimdi senden duyunca kendi adımdan tiksiniyorum! Artık bundan sonra adımı anma Hayat. Beni de anma!"

Durmaksızın akan gözyaşları ile Barış'ın gözlerinin içine bakmaya devam etti. Sanki gözleriyle ona her şeyi anlatmaya çalışıyordu. "Bunu bize yapma Barış, ne olur! Hiçbir şey gördüğün gibi değil bana inan."

BERDEL  { TAMAMLANDI }Where stories live. Discover now