36. Bölüm ♡Kalp Acısı♡

24.3K 973 153
                                    




Yarım kalmış acılar denizi, pencereme konardı. Geceyle savrulurdum.
Gözyaşı kokusuyla dolu bir kuğu, zamanın sonuna kalkan, sürgünümdü; göz mavisi duman, sessizliğim. Aktım ölü deniz kızıyla gökkuşağı saklı mektubun içine, pulumuz rüzgar oldu, postacımız güvercin. Cıva gibi eridik kabımızda.
Kırmızıya gittik. Hemen yokladım yüzümü, yağmurun yuva yaptığı ellerimle. İyice şaşırmıştı alıcısı vapur ıslığımızın. Saplandı gözlerimin ışığı yeni güne. Mermer bir kayıkla geri döndük diğer yarısına acının, usulca çekildi deniz, son bulduk, yenildik.

Şok olmuş bir şekilde olan biteni izliyordum. Acaba yanlış mı duymuştum diye düşünmüyor da değildim. Emre bile, ciddi bir yüz ifadesi ile Hayat'a bakıyordu. O da şok olmuş ne yapacağını ne diyeceğini bilmiyordu çünkü burada olan her şey büyük bir şaka gibi geliyordu bize. Hayat'ın artık buna bir şey demesi lazımdı. Susması güzel ve doğru bir şey değildi. Çünkü susması Emre'yi daha çok ümitlendiriyordu.
Emre onun için doğru bir insan değildi, hiçbir zaman da olmayacaktı. Murat ve ben de Emre'nin bir işler çevirdiğini biliyorduk, hatta Murat bunun için hala araştırmalar da yapıyordu ve bulması da an meselesiydi. Ama eğer bir planı yoksa gerçekten de Hayat'a aşık olduğu için bizi kurtarıp kendini ona affettirecekse Hayat o şansı verecek miydi Emre'ye?

Şu an aklım çok karışmıştı. Peki Barış bu hikayenin, bu aşkın neresindendi? Ona ne olacaktı? Hâlâ Hayat'ı seviyordu, onu tamamen unutmamıştı ve unutamazdı da. Bana kalırsa, Hayat'tan duymamıştım, yani bana anlatmamıştı ama o da Barış'a karşı boş değildi. Çünkü en kötü gününde yanında hep Barış vardı ve ona çok iyi geliyordu. Barış da bize çaktırmasa da bizim kıza karşı boş değildi. Bize çaktırmadan göz altından çok bakıyordu Hayat'a. Hem zaten Barış hayatta Hayat'ı Emre ye kaptırmazdı. Çünkü seviyordu Hayat'ı. Kim sevdiği kadını bir başkasıyla paylaşır ki?
Bir söz vardır, hiç unutmam;

'Bırakın senin için ölürüm laflarını, önce kendiniz için yaşamayı öğrenin. Sonra başkası için ölürsünüz.'

Diye o kadar doğru bir sözdü ki. Kendileri için bir şey yapmazken hemen ölmeyi isterlerdi o insan için. ama bilmedikleri ve anlamadıkları bir şey vardı, bakalım o insan onu hak ediyor muydu? Onun için canından vazgeçecek kadar, sana ne verebilmişti acıdan ve üzüntüden başka?

Ben bunları düşünürken Emre Hayat'ın yüzünü hâlâ inceliyordu. O düz olan mimikleri birden hareket etmeye başladı, güldü. Onun gülmesi devam ederken benim gibi Hayat'ın kaşları da çatıldı. O da aynı benim gibi Emre'nin ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Anlayamazdı ama çünkü Emre, şu an rolünü o kadar çok güzel oynuyordu ki, insan 'acaba mı?' diye düşünüyordu. Emre gülmesini kesmeden gözlerini Hayat'ın gözlerinden çekmeden başını yana eğdi ve dili ile kurumuş dudaklarını ıslattıktan sonra sonunda konuşabilmişti. "Seni gerçekten sevmemi ister miydin Hayat?" dediği an, Hayat iğrenerek baktı Emre'ye. Gözlerini asla onun gözlerinden çekmiyor, inatla bakmaya devam ediyordu. Bu sefer de Hayat alayla gülümsemeye başladı.

"Biliyor musun Emre?! Sen aşağılık adamın tekisin! Beni seviyor olma ihtimalin bile midemin bulanmasına yetiyor zaten. Keşke buradan bir an önce siktir olup gitsen de ben de, pardon biz de senden kurtulsak!" Sustu. O kadar ağır şeyler söylemişti ki Emre'ye, artık diyecek kelime bulamadı ya da daha fazla söyleyip de onunla muhatap olmak istemedi. Emre'nin ise, Hayat'ın ona dediklerinden sonra yüzündeki o gülümseme birden soldu. Düz olan kaşları çatıldı. Hayat'ın dediği şeyler Emre'nin ya zoruna ya da gururuna çok dokunmuştu. Şu an ikisi de burnundan soluyordu Emre uzun olduğu için biraz eğildi ve yüzünü Hayatın yüzüne yakınlaştırdı.

BERDEL  { TAMAMLANDI }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin