19. Bölüm ♥Ona bir şey olursa ben yaşayamam♥

68.2K 1.9K 650
                                    

Umudu yıkılmış bir hayalin peşinden koşarken çalılara takılıp yaralanan bir çocuktum ben. Düşe kalka büyümeye çalışan, elinden tutacaklarını birer birer yitiren bir çocuktum. Herkes kaybolurken birden çok kötü bir şey oldu etrafımda, biri geldi hayatımın tam ortasındaki o çukura. Hayatımın en boktan zamanında, ne işin var o çukurda diyemedim, Tutunacak bir dal aradım, o dal kırılmasın diye ben benliğimden vazgeçtim. Hayat fısıldamaya başladı bırak artık oynamayı sen çocuk değilsin, Ve o zamanlarda farkettim büyüdüğümü , zaman geçti zaman daraldı. Oyundan yorulan çocuk oyunlardan yorulur oldu. Artık bir an bile olsa beceremiyorduk çocuk kalmayı. Beni büyümeye mecbur bıraktılar. Artık ayağı taşa değse bile oturan ve ağlayan o çocuk değildim ben. Kimseden bir beklentim de yoktu, olmayacaktı da. Ben artık hayatın acımasızlığı ile büyümüş bir kadındım ve kimseden de kormuyordum. Benim artık kaybedecek bir şeyim yoktu.

Murat ağa üstüme doğru yürümeye başlaması ile yutkundum ve derin bir nefes verdim. Şu an her attığı adım kalbimin daha hızlı atmasından başka hiçbir işe yaramıyordu. Burnundan soluyordu, o kahverengi gözleri koyulaşmış yüzünde hiçbir mimik oynamıyordu. Beni kesinlikle öldürecekti! ondan kurtulmayacağımdan artık yüzde yüz emindim. Ne vardı onu sinir edeceğim diye o Çetin'in yemeğini kabul edecek! Murat üstüme doğru yürürken ben geri geri gitmeye başlamıştım bile. Neyime güveniyordum da o ağa bozuntusuyla kafa tutuyordum. Birden sırtım kapıya değince titrek bir nefes verdim. Artık ondan kaçamayacağımı anlamıştım hemde hiç.
Murat gözlerini kısıp tam karşımda durdu. O inadına gözlerimin içine bakarken ben ona bakmamak için elimden geleni yapıyordum.  ana bir adım daha atıp eliyle çenemi tutup ona bakmamı sağladı. Gözlerimiz buluşunca sinirle tuttuğu nefesini verdi ve konuşmaya başladı.

"Bakıyorum da az önce pek cesurdun, şimdi ne oldu?!" Dediğinde bende gözlerimi kısıp onun gibi gözlerine baktım. Evet ondan hâlâ çok korkuyordum ama birinin buna artık haddini bildirmesi gerekiyordu.

"Hâlâ cesurum gördüğün gibi." Dedim kendimden emin bir ses tonuyla. Murat ağa dediğim şeyle kaşlarını havaya kaldırdı ve alayla gülmeye başladı.

"Buradan bakınca öyle görünmüyor ama ürkek Ceylan."

"Bana Ceylan deyip durma!" Dedim sesimi biraz yükselterek. 'Ceylan' kelimesinden hoşlanmadığımı anlayınca her cümlesinde beni sinir etmek için kullandı.

"Ne yaparsın küçük Ceylan, döver misin yoksa?!"

" Evet, gerekirse döverim Murat!" dememle kurumuş dudaklarını dili ile ıslatıp;

" Hadi döv o zaman ne bekliyorsun?" Demesi ile sinirle gözlerimi kapattım.
Kendini beğenmiş ne olacak, bide utanmadan sırıtıyor öküz. Döverim dövmesine ama bu teorik olarak imkansız. Kendisi öküz gibi kocaman olduğu için dövemem. Hem ben neden buna laf yetiştiriyordum ki, gidip hazırlanmam lazım.
Elimi Murat ağanın elinin üstüne koydum ve elini çenemden çektim.

"Her neyse seninle didişemem Murat, önümden çekil. Hazırlanmam lazım, Çetin gelecek ve ben daha hiç hazır değilim." Dediğim an Murat'ın yüzündeki sırıtış birden yok oldu. Az önceki korkunç adam şu an geri döndü. Murat'ın birden bağırmasıyla pardon kükremesiyle yerimden sıçradım.

"Sen beni deli mi edeceksin lan? O piç kurusuyla yemeğe gitmene izin vermiyorum, anlamıyor musun?!" Dedi ve sinirle derin nefesler alıp vermeye başladı. Bana bağırmasıyla sanki biri kalbimi göğsümden çıkarmış avucuna alıp sıktı ve nefes almamı engelledi. Nedense onun bana bağırmasından nefret ediyordum. Gözlerimi Murat ağadan çekmeden bende onun gibi sesimi yükselttim.

"Asıl sen kendine gel! Bana bağırıp çağırmandan bıktım. Hem sen kendin demedin mi o benim kuzenim diye, şimdi ne oldu Murat? Ne değişti!?" Dediğim an Murat da gözlerimin en içine baktı ve kalbimi paramparça edecek sözler söylemeye başladı.

BERDEL  { TAMAMLANDI }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin