15. Bölüm ♣Murat Evin yok♣

66.7K 2.2K 394
                                    



Murat'ın ağzından...

Bilirsin bazen çok ağır gelir her şey.
Ufacık sorunlar gözünde büyür, dünyanın sonuymuş gibi hissettirir.
İçindeki boşluk hissi ne yapsanda geçmez. Bir yük biner sanki omuzlarına, epey ağır bir yük. Altında ezilirsin. Anlamsız gelmeye başlar bazı şeyler. Her şey koca bir hiçmiş gibi hissedersin. Geçmiş ansızın çelme takar ayağına bir sokak başında ya da geleceğe dair umudunu yavaş yavaş yitirirsin. Dedim ya bazen çok ağır gelir her şey ve bil ki ben, öyle kolay üstesinden gelemiyorum artık.. çünkü bir erkek olarak buna gücüm kalmadı. Artık kimseyi üzmemek ve kırmamak için susuyordum sadece, çünkü böyle olmak zorundaydı. Ama bu duyduğum şeyden sonra kimse ve hiçbir şey umrumda bile değildi. O adamı öldürecektim, benim kadınıma kim oluyordu da elini uzattıyordu. Sinirden kafayı yemek üzereydim.

Ellerimi yumruk yapıp sıktım. O şerefsizi yaşatmayacaktım! Bana 'Beni öldür' diye yalvaracaktı. Kim oluyordu lan o! kim oluyordu, benim kadınıma benim olana dokunuyordu. Sinirden kafayı yemek üzereydim. Onu korkutmamak için sustum ama içim içimi yiyordu. Tükürüğüm boğazımda düğümlenmişti. Saçlarımı karıştırdıktan sonra elimi saçımdan çekip Evin'e baktım. Yere oturmuş başını eğmiş ağlıyordu. Yüzüme bile bakamıyordu! Sinirlenmiştim eğer bana önceden söyleseydi belki o şerefsizin işini hemen halledecektim ve bizde bu halde olmayacaktık. Ve Hayat o adamı evime getirmeyecekti ama o ne yaptı? Susmayı seçti ve iş işten geçtikten sonra bana bunu anlatmaya başladı. Birden Evinin kolundan tutup yerden kaldırdım ve duvarla kendim arasında sıkıştırdım. O kadar öfkeliydim ki ona kötü bir şey yapmamak için kendimi sıktım. Gözlerim ondayken Evin başını kaldırmadı. Yüzüme bakmıyordu ve bu hali benim daha çok delirmeme neden oluyordu. Boğazımı temizleyip soğuk bir ses tonuyla konuştum.

"Yüzüme bak!?"

Dememle daha şiddetli ağlamaya başladı. Neden her sorduğum soruya ağlıyordu? Onu korkutmamak için sesimi bile yükseltmemiştim. Gerçekten bu kız anlamıyordum susması da sabrım artık taşıyordu. Sakin olmak için derin bir nefes alıp aldığım nefesi geri verdim. Ve sorumu sakin bir ses tonuyla yine tekrarladım.

"Yüzüme bak?"

"Korkuyorum." Dedi titrek sesiyle.
Hayretle yüzüne baktım. Neden korkuyordu ki? Ben varken kim ona dokunabilirdi? Kim ona zarar vermeye bile cüret ederdi?! Ben ondan özür diledim bana güvenmesi birbirimizi sevmemiz için bize ikimize şans verdim ama o, o bana güvenmiyordu bile. Elimi kolundan çektim ona zarar vermemek için.

"Korkuyorsun öylemi Evin? Korkuyorsun! Allah bilir o adam kaç aydır burada, ve sen bunu bildiğin halde bana hiç bir şey söylemedin! Neden peki? Benden korktuğun için mi."

"B-ben söyleyecektim ama ko-" Artık kendime hakim olamadım ve bağırmaya başladım.

"Korkuyorum falan deme bana! Ne korkması ha, ben senin yanındayken hangi şerefsiz sana bakar ya da dokunur?! Ama o piç yaptı benim olana dokundu! Ona öyle şeyler yapacağım ki bana 'beni öldür' diye yalvaracak. Ben anlamıştım zaten ikide bir sana bakmalar, senle konuşma çabalarına girmesi hepsini anladım. Allah kahretsin, eğer bana o zaman söyleseydin onun icabına o zaman orda bakardım. Ama sen ne yaptın susmayı seçtin her zamanki gibi." Ağzıma ne geliyorsa söylüyordum kendimi tutamadan. O ise sadece ağlıyordu her zamanki gibi. Söylediğim şeylere de vereceği bir cevabı zaten yoktu. Aramızdaki mesafeyi açtım. Ve arkama dönüp hızlı adımlarla kapıya yaklaştım. Kapıyı açtım, tam evden çıkacakken Evin arkamdan bağırarak konuşmaya başladı.

"Korktum Murat ağa, korktum! O hasta ruh hastasının teki. Sana zarar verebilir,
ne olur boş ver Allah'ından bulsun gitme."

Yutkundum, arkamı döndüm. Evin'e baktığımda yere çökmüş iki eliyle yüzünü kapatmış ağlıyordu küçük bir kız çocuğu gibi. Biraz daha ona bakarsan gitmekten vazgececektim gözlerimi kapattım ve derin bir nefes içime çektim. Arkamı döndüm tam evden çıkacakken yine durdum. Ayaklarım hareket etmek istemiyordu sanki, Allah kahretsin ne oluyordu bana böyle? Neden gidemiyordum ben. Son kez arkamı dönüp Evin'e baktıktan sonra hızlı adımlarla evden çıktım ve arabama binip telefonu ellime aldım. Kişilere girip Hayatın ismini yazdım ve arama düğmesine bastım. Hayatta o piçin yanındaydı. Ya o şerefsiz ona da zarar gelirse sinirden direksiyona bir yumruk atım. Bu siktiğimin şeyleri neden hep benim başıma geliyordu anlamıyorum.
Telefon iki çalışta açıldı. Hayatın konuşmasına dahi izin vermeden sinirle konuştum. " Hiç bir şey sorma Hayat şimdi, hemen Evinin yanına gidiyorsun. Hemen!" Telefonu kapatıktan sonra Barışı aradım ve ona bana on tane koruma bulup Karımı ve kuzenimi korumaları için eve gönderdim.

BERDEL  { TAMAMLANDI }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin