BÖLÜM 64 | REST

20.5K 1.7K 501
                                    

Bölüme ilham veren şarkı:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme ilham veren şarkı:

Ruelle – Game of Survival

BÖLÜM 64 : REST

Siyah ve beyaz.

Gözlerimi birkaç defa sıkıca yumup tekrar açtım. Görüntüde herhangi bir değişiklik olmadı. Birisi bunun çok komik bir şaka olduğunu düşünüp baktığım her yere saçma sapan, nostaljik bir filtre yerleştirmişti sanki.

Oturduğum yerde huzursuzca kıpırdanarak etrafı incelemeye devam ettim. Önüm boyunca uzanan beyaz duvarlı upuzun koridorun sonunda açık bir pencere, pencereden içeriye sızan parlak bir günışığı vardı. Yavaşça yerimden kalkıp ışığa doğru yürüdüm. Tuhaf bir hafiflik hissiyle adımımı attıkça kömür rengine dönmüş ahşap döşemeler gıcırdıyordu.

Bana bir asır gibi gelen bir süre sonunda pencereye ulaştığımda, ellerimi buz soğukluğundaki mermere yasladım. Karnım dümdüz durduğu için ayak parmaklarımın uçları duvara dayanmış, camı açık duran pencereyle aramızdaki mesafe sıfırlanmıştı. Ellerimi bilinçsiz bir şekilde mermerin pürüzsüz yüzeyinde gezdirmeye başladım ve bu hareketimle beraber yapış yapış bir sıcaklık hissi kapladı içimi. Siyah ve beyaz haricindeki ilk rengi o an gördüm. Acı ya da sızı yoktu; ama avuçlarımın içinde irili ufaklı birçok kesik vardı. Gözümün önündeki parlak beyaz, şıp şıp sesleri eşliğinde akan kanın rengiyle kırmızıya boyandı önce. Sonra siyah kırmızıyı da yuttu. Bir baston kırıldı. Görüntü tamamen karardı.

Gecenin bir yarısı, kan ter içinde uykumdan uyandığımda, yatağın Atlas'a ait olan kısmı boştu. Elimi çarşafın buz kesmiş yüzeyinde gezdirdim. Kalkalı epeyce bir süre geçmiş olmalıydı. Kabusumun uyandırdığı karabasanları yatıştırmak için onun sıcaklığını hissetmeye ihtiyacım vardı. Bunun bilinciyle ve sessiz bir kabullenişle yatağın içinde doğruldum. Terliklerimi tutturabilmek için birkaç deneme yapmam gerekse de eninde sonunda ağır adımlarla karanlık koridora çıkmayı başarmış, gözüme kestirdiğim tek ışık kaynağına doğru yürümeye başlamıştım bile. Bu, henüz soğumamış kabusumdan kareleri gümüş bir tepsinin içinde bana yeniden sunsa da, hissettiğim kalp sıkışıklığına rağmen, bu defa gittiğim yolun sonunda onun olduğunu bilerek, nefes bile almadan yürüdüm.

İda'nın odasını geçip kapısı aralık duran diğer bir odanın önüne geldiğimde, nefesimi tutup dengede durabilmek için kapının kirişine yaslandım. Daha önce, spor için düzenleyeceğimiz konusunda anlaştığımız bu oda hala boştu, aslında hayır, odayı dolduran tek şey hızlı hızlı alınıp verilen nefes sesleriydi. Ve tabii Atlas'ın üstü çıplak, sırtı bana dönük duran heybetli vücudunu da yabana atmamız gerekirdi. Geldiğimi hissetmiş gibi sadece birkaç saniye duraksadı, sonra hiçbir şey olmamış gibi, hatta daha öncekinden daha hızlı bir biçimde hareketlerine devam etti. Bacağını yere doksan derece açıyla kaldırarak dizini yere paralel bir biçimde tuttuğu avuç içine vurdu. Aynı hareketi diğer bacağıyla tekrar ettikten sonra bir süre daha bu döngüye devam etti. Nihayet bana döndüğünde nefesimi düzene koymayı başarabilmiştim; ama bu defa da belirgin karın kaslarının görüntüsü soluğumun boğazımda tıkanmasına neden oldu.

ASLANAĞZIWhere stories live. Discover now