BÖLÜM 54 | AİLE

27.4K 1.7K 392
                                    

Bölüme ilham veren şarkı:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme ilham veren şarkı:

Bülent Ortaçgil ft. Birsen Tezer - Kimseye Anlatmadım

BÖLÜM 54 : AİLE

Gözlerim sabırsızlıkla tepsi biçimindeki ay haricinde gecenin karanlığını aydınlatacak bir ışık kaynağı ararken, buz kesmiş ellerim ceplerimde, üzerimdeki hırkaya biraz daha sarıldım. Gül Annenin bahçesi düzenli ve bakımlıydı. Sınırları her iki yandan beyaz taşlarla çizilmiş toprak yolu takip ederek çiçekleri bu mevsimde bile hala capcanlı duran ortancalara doğru yürüdüm. Atlasla olan tek kelimelik konuşmamızın üzerinden ne kadar zaman geçmişti sahi? Gerçekten hemen, şimdi mi gelecekti? Belki de boşuna bekliyordum. Sağ cebimin içinde, avucumla sardığım oyuncak arabayı ondan kuvvet almak ister gibi biraz daha sıktım. Bu yeterli gelmediğinde, elimi cebimden çıkardım ve tıpkı bir zamanlar küçük Atlas'ın da yapmış olduğu gibi lastik tekerlekleri göğsüme bastırdım. Tam o anda, bir arabanın uzunları birkaç saniyelik de olsa yüzüme vurup gözümü aldı.

Gözlerimi birkaç defa kırpıştırıp baktığım her yerde beliren siyah noktacıkları yok etmeye çalışırken, az öteye park eden arabanın farları çoktan karanlığa gömülmüş, motoruysa homurtusunu kesmişti. Kalbim gümbürdeyerek atar ve aldığım hızlı nefeslerle inip kalkan göğüs kafesim lastik tekerleklere baskısını sürdürürken, nefes bile almayı unutmuş bir biçimde Atlas'ın araçtan inerek yanıma gelmesini bekliyordum.

Ancak ters giden bir şeyler vardı. İnsanın kalbine kramp girer miydi? Tam şu anda kalbimi yoklayan krampa benzer kesif bir sancı vardı. Bana asırlar gibi gelen bir süre sonunda arabanın kapısı açıldı. Titremeye başlayan çenemle kırık dökük baktım karşımdaki adama. Sanki ilk defa karşılaşıyormuşuz gibi. Sanki ezelden beri tanışıyormuşuz gibi. Atlas'ın bakışları tek bir noktamı bile es geçmeden, tepeden tırnağa her zerremi dolaştı, en son, elimle sıkıca kavrayıp göğsüme bastırmaya devam ettiğim arabanın üzerinde durdu. Bakışları tekrar gözlerime tırmandığında ikimiz de aynı anda yutkunduk.

Bana doğru tereddütlü bir adım attı. Neler olup bittiğini, dahası bundan sonrasında neler olabileceğini kestiremiyor gibiydi. Ona doğru bir adım da ben attığımda orta noktada buluşmuş olduk. "Geldin." diye fısıldadım gecenin koynunda uyuyan böcekleri bile uyandırmaya korkan sesimle. "Gel dedin." diye yanıtladı sessizliği yırtıp atan bir tonda. Birbirinden ayrılmayan gözlerimiz konuşmaya devam ederken, dayanamayıp biraz daha yaklaştım. Hala biraz kararsız ve ne yapacağını bilemez halde durması canımı sıkıyordu.

Hafifçe parmak uçlarımda yükseldikten sonra kollarımı boynuna sardım ve kulağına doğru eğilerek fısıldadım. "Hoş geldin."

Güçlü kolları anında belimin etrafına dolandı ve artık yaprak gibi titreyen bedenimi sıkıca kendine doğru çekerken, tıpkı saniyeler öncesinde yaptığım gibi o da kulağıma doğru yaklaştırdı dudaklarını. Burnunun ucunu kulağıma değdirdikten sonra, özellikle son zamanlarda alışkanlık haline getirdiği şekilde saçlarımın arasına daldırıp derin bir nefes çekti ve sabırsızlığımı anında hissedip beni fazla bekletmeden tatlı bir melodiyle mırıldandı. "Çok hoş buldum."

ASLANAĞZIWhere stories live. Discover now