BÖLÜM 47 | RÜZGAR

23.2K 1.7K 711
                                    

Bölüme ilham veren şarkı:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme ilham veren şarkı:

Cem Adrian ft. Şebnem Ferah - İnce Buz Üstünde Yürüyorum

BÖLÜM 47 : RÜZGAR

Dünya dönüyordu, güneş her gün doğuyor ve her akşam batıyordu. Çöllerin kavruk ve çorak toprakları bile geceleri buz kesiyordu. Ama benim içim biraz olsun soğumuyordu. Hayatımın merkezine çöreklenen huzursuzluk hissi bir türlü yakamı bırakmıyordu. Neden böyle olması gerekiyordu? Ben dikkatli biriydim, istediğimde su üzerinde yürür yine de ayak izimi belli etmezdim. Nerede hata yapıyordum?

Kendime geleli beş belki de on dakika kadar olmuştu, beynimi kemirip duran sorular sanki yüzyıllardır buradaymışım ve cevapları ararken farkında bile olmadan ömrümün tamamına yakınını tüketmişim gibi hissettiriyordu. Uyanık olduğumu belli etmemek için nefesimi düzenli tutmaya çalışarak gözlerim kapalı bir şekilde etrafımdaki seslere kulak kesildim. Aslında doğrusunu söylemek gerekirse, kulakları sağır eden sessizliğe. Bir süre sonra bulunduğum yerde benden başka birinin olmadığına kanaat getirerek göz kapaklarımı hafifçe araladım. Aralık duran panjurlardan içeri vurmayı başaran günün ilk ışıkları, anında gözlerimin perdesinden içeri sızdı. Kirpiklerim temkinli bir şekilde, belli belirsiz görüşümü örtmeye devam ederken yavaşça odaya göz gezdirdim.

Eski tip cilalı parkelerle kaplı olan çıplak zemin, gözle görülebilecek kadar tozluydu. Odanın havasız atmosferi, bu dairenin sahibinin buraya sıklıkla uğramadığını fısıldıyordu bana. Oturtulmuş olduğum ahşap, ince bacaklı sandalyede el ve ayak bileklerimi birbirine bağlayan ince halatların elverdiğince kıpırdanıp, merakla etrafıma bakmaya devam ettim. Tavanın eğimine bakılırsa burası bir çatı katıydı.

Apartman boşluğunda yankılanan adım seslerini duyduğumda, deminden beri kendimi başka düşüncelerle meşgul ederek kendimden olabildiğine uzak tutmaya çalıştığım korku, damarlarımda kol gezmeye başladı. Kendim için biraz olsun korkmuyordum ama söz konusu olan kızımdı. Şimdi o da minicik, normal zamanda bile hıphızlı atan kalbiyle içinde bulunduğumuz durumun vehametini hissediyor olabilir miydi? Bu düşünce zihnimi istila ettiği anda, bir istridye olmak, en değerlimi sımsıkı kapadığım ve birbirine mühürlediğim kabuklarımın içine saklamak istedim.

Ayak sesleri yaklaştıkça içgüdüsel olarak el bileklerimi sımsıkı saran ipten kurtulmaya çalıştım. Bu çabamın derimi sıyırmaktan başka bir sonuç vermeyeceğini anladığımda, hareket etmeye bir son verip sırtım dönük oturtulduğum kapalı duran salon kapısına baktım. Ne yapmam gerekiyordu? Bağırsam sesim duyulur muydu? Ya bağırmam işleri daha da kötü hale getirirse? İda'yı böyle bir tehlikeye atamazdım. Beni zorla alıkoyan her kimse, istediğini aldığında beni serbest bırakırdı değil mi? Ben telaşla hesabımda kalan parayı hesaplamaya çalışırken, bir anahtar kilidin içinde döndü ve kapının açılırken çıkardığı gıcırtı, aradaki somut engele rağmen içeriye doldu.

ASLANAĞZIWhere stories live. Discover now