BÖLÜM 20 | BASKIN

41.3K 2.2K 637
                                    

Bölüme İlham Veren Şarkı:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme İlham Veren Şarkı:

Son Feci Bisiklet - Bu Kız (Atlas'tan Hazel'e gelsin😌)

BÖLÜM 20: BASKIN

Uzunca bir süre, sanki diken üzerinde oturuyormuş gibi, yatağın içine tam olarak girmeye cesaret edemeden kapının savrularak açılmasını ve Atlas'ın beni sırtladığı gibi Élodie'nin yanından almasını bekledim. Birlikte kız kıza geçirdiğimiz son saatler olduğu için bütün gece konuşmuş, depolayabildiğimiz kadar dostluk depolamıştık. Saatler ilerliyordu, Élodie uykusuzluğa meydan okumaya çalışarak küçücük kalmış gözleriyle beni dinlemeye ve esneyerek cevaplar vermeye devam ediyordu ama kapımız hiç açılmadı. Baskına falan uğramadık. Dahası koridordan ya da Atlas'ın odasından tek bir tıkırtı bile gelmiyordu. Uyuyakalmış olmalıydı.

Emin olmalıydım. Belki sırf meraktan kendi ayaklarımla ona gideceğimi düşünüyordu ve ben tam da şu anda onun eline bu kozu veriyordum. Neticesinde merak kediyi öldürmüştü ama neyse ki ben bir kedi değildim. Elimden geldiği kadar çıtırtı bile çıkarmamaya çalışarak odasından içeri süzüldüm. Etrafı sadece dışarıda yanmaya devam eden sokak lambalarının cılız ışığı aydınlatıyordu. Gerçekten de uyumuştu. Bedeni aldığı nefeslerle düzenli bir biçimde inip kalkıyordu. Koca yatağı ortalamış, her iki yanda duran yastığın altına ellerini sokup kafasını da yastıkların arasına gömmüştü. Santimetrelerle değil dönümlerle ölçülmesi gereken geniş çıplak sırtını gördüğümde, içimdeki kız çocuğu eteklerini tutup sallayarak 'yapalım mı n'olur Hazel n'olur, babama yaptığımız gibi n'olur!' diye onu kapattığım izbe yerden kafasını uzatarak yalvarmaya başladığında tereddütteydim. Minik kız tereddütümü gördüğü anda bunu olumsuz olarak algıladı ve düşmüş suratıyla karanlık köşelerden birine çekildi. Ama o göremese de kalbimin ritmi çoktan değişmişti bir kere. Atlas'a doğru heyecanla bir adım daha yaklaştığımda, ayağım yerdeki yumuşak bir tümseğe çarptı. Takıldığım şeyi eğilip elime aldığımda, yetersiz ışıkta tam olarak seçemesem de üzerinden buram buram yayılan çam kokusuna istinaden, bunun büyük ihtimalle bir buhran anında tersten çıkarılmış olan tişörtü olduğunun farkına vardım.

Nedenini anlamadığım bir şekilde kuruyan boğazımı ıslatabilmek için yutkundum. Tamamen kaybolan tereddütle beraber iyice yaklaştığımda, dizlerimi yatağın kenarına bastırıp terliklerin ayağımdan halının yumuşak yüzeyine doğru sessizce düşmesine izin verdim. Sol dizimi yatakta fazla hareket yaratıp da onu uyandırmamaya gayret ederek aralıklı duran bacaklarının arasına yerleştirdim önce. Daha sonra nevresimin üzerinde kendimi yavaşça kaydırıp bedenimi sırtının üzerine bıraktım. Kafamı kürek kemiğinin üzerine yasladığım anda ev diye çarptı kalbim. Tek bir nota, tek bir his. Karanlığı yararak tüm odayı aydınlatabilecek kadar kuvvetli olduğuna inandığım bir gülüşle aydınlandı yüzüm. Burnumu ensesine, terlediği için nemlenmiş saçlarının arasına sokup derin bir nefes aldım ve kalçalarımı oynatarak belinin üzerinde uyumak için rahat bir pozisyon bulmaya çalışırken dudaklarımın arasından kontrolüm dışında fırlayan memnuniyet dolu mırıltılarıma engel olamadım.

ASLANAĞZIWhere stories live. Discover now