BÖLÜM 14 | SESSİZLİK

39.1K 2K 290
                                    

Bölüme İlham Veren Şarkılar:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme İlham Veren Şarkılar:

Aquillo - Silhoutte

RAIGN - When It's All Over

BÖLÜM 14 : SESSİZLİK

Duvar... Duvara bile konuştuğunuzda yankı yapardı. Ama bu adamın keçi inadı buna bile el vermiyordu. Gözlerini bana diktikçe devasa hale gelen koyu renk irisleri, söylediğim her şeyi kara delik gibi içine çekerek hiçliğe karışmasına neden oluyordu. "Yatağın ne tarafında yatmak istiyorsun?" diye sordum tekrardan. 'Fark etmez' der gibi omzunu silkmekle yetindi. "Peki." dedim nefesimi sıkıntıyla dışarı üflerken. Ben, Hazel Dokuzok, 21 yıllık yaşamımda belki de ilk defa, bir erkekten trip yiyordum. Sesini bile esirgiyordu adam benden. "Ben malzemeleri geri götürüyorum, sen o zamana kadar karar verirsin."

Antibiyotikli merhemin kapağını sıkıca kapattım. Pamuklardan paketini açtıklarımı ve kullandıklarımı Atlas'ı diktiğim iğneyle beraber küçük bir çöp poşetine koydum. Bir kolumun altına yarısından fazlasını içtiği votka şişesini sıkıştırıp çöp poşetini de o elime aldım. İlkyardım çantasını da diğer elimle kavradığımda her şeyi toparlamış, gitmeye hazır hale gelmiştim. Arkamı yarı yarıya dönüp anca bir adım atabilmiştim ki, Atlas votka şişesini kolumun altından çekip hızlıca kapağını açtıktan sonra yeniden kafasına dikti. Boğazından su gibi kayıp giden sıvı geçtiği yeri yakıyor gibi durmuyordu. Dur desem de durmayacaktı. Nedense adımın Hazel olduğu kadar emindim buna. Başımı onaylamaz bir hareketle sağa sola salladım. Bir süre öylece durup boğazından aşağı inen ve aldığı hızlı nefeslere karışan büyük yudumların adem elmasında yarattığı dalgalanmayı izledim. Onu istemeyerek de olsa arkamda bırakabildiğimde, banyoya gidebilmek için dışarı çıktım. Kırgın belki de kızgın olan Atlasla yüzleşmek zordu. Banyoda fazlaca oyalanarak yüzüme defalarca su çarptım. Bunun uykumu açacağını biliyordum, ama doğrusunu söylemek gerekirse bu akşam yaşadığımız onca heyecana, onca gerilime rağmen uyuyabileceğimi pek sanmıyordum. İçeri girmeden önce sırtımı pürüzlü taş duvara yaslayıp soğuğu iliklerime kadar hissedebilmek için ellerimi duvarın yüzeyine bastırdım. Nefesimin havada oluşturduğu buharı izlerken dışarı üflediğim şeyin duman olmasını diledim. Tam da şu an bir sigara yakabilsem hiç de fena olmazdı. Bağımlı değildim, hiçbir zaman paket almamıştım. Alkolün yanında sigara içenlerden de değildim. Ama bazen öyle bir an geliyordu ki, bana dişlerini geçiren hislerden kurtulabilmek için kanıma karışan zehiri bastırabilecek başka bir zehir arıyordum. Garajın kapısı gürültüyle aniden açılmaya başladığında yüreğim ağzımda atmaya başladı. İçeri girip motoru kükreyen ve farları badanasız duvara vurup odayı aydınlaran arabanın olduğu yere doğru koşturdum. Bu mesafeden kapısı ve camı kapalı olduğu için duymayacağını bilmeme rağmen "Heey nereye!" diye bağırarak nefesimi heba ettim. Doğal olarak beni duymadı, belki de duydu ama tepkisizliğini sürdürmeye devam etti. Camını tıklattığımda camlar filmle kaplı olduğu için onu göremiyordum ama yakalandığı için dişlerini sıktığına da emindim. Israrla cama birkaç kez daha vurduğumda yüzünde isteksiz bir ifadeyle camı aşağı indirdi.

ASLANAĞZIWhere stories live. Discover now