BÖLÜM 55 | BİZ

29.5K 1.7K 420
                                    

Bölüme ilham veren şarkı:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme ilham veren şarkı:

Snatam Kaur - Mul Mantra

BÖLÜM 55 : BİZ

"Sana bir sürprizim var. Ama yine dayatma olarak algılamandan korkuyorum."

Oturduğum yolcu koltuğunda, emniyet kemerinin elverdiğince ona doğru döndüm. Atlas yola konsantre olmuş bir biçimde, bana bakmayı katiyen reddederek sıkıntılı bir nefes verdi. Gözlerimi dikkatlice üzerinde dolaştırdım. Koltukta rahatsız bir şekilde dimdik oturuyor, kasılan kollarının ve vücudunun biraz olsun farkında olmadan arabayı kullanmaya devam ediyordu. Direksiyonu sımsıkı kavrayan elleri kan akışı yavaşladığı için bembeyaz kesilmişti. Biraz daha böyle devam ederse her tarafının tutulması işten bile değildi. Bakışlarım merakla tekrar yüzüne tırmandı. Muhtemelen dişlerini sıkmaya başladığı için kasılan çenesini gördüğümde dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Nasıl bir sürpriz?" diye sordum. "Belki biraz ipucu verirsen ben de kendimi hazırlamış olurum."

"Şu anda eve gidiyoruz ama aynı zamanda eve gitmiyoruz." dedi vites küçültürken. Otoyoldan çıkmıştık, şimdi seyrettiğimiz yol, yan yollardan biriydi. Atlas vitesi tutan elini tekrar direksiyona yerleştirdiğinde tutuşunun gevşediğini ve rahatladığını görüp içimi ferahlatan bir nefes aldım.

"Dediğinden hiçbir şey anlamadım. Ama söz veriyorum, ne olursa olsun bugün sana kızmayacağım." dedikten sonra dilimin ucunu ısırdım. Bir anda ağzımdan çıkmıştı bu sözler ve geri dönüşü yoktu. Sonuçta bir tam gün Atlas'a kızmadan durabilmek için uzun bir zamandı.

Dediklerimi duyduğunda Atlas'ın omuzları gevşedi ve koltuğunda geriye yaslandı. Dudağının üst köşesi keyifle kıvrılmıştı. Ruh halindeki bu değişimin farkında olarak onu biraz kızdırabileceğim kanaatine vardım. "Ozanla pek muhabbet edemedim kahvaltı boyunca hep siz konuştunuz. Benim ona özel olarak soracaklarım vardı."

Bir anda irkildiğinde ve gözlerinden atlayan kıvılcımlarla bana doğru döndüğünde, uyuyan devi dürterek uyandırdığımı fark ettim. Ancak artık çok geçti. "Acaba ne soracakmışsın sen Ozan'a?"

"Nedense içimde senin bütün kirli çamaşırlarını, eski defterlerini, tüm kırıklarını Ozan biliyormuş gibi bir his var. Bir ara onu yalnız yakalasam iyi olacak." dedim ağzını arayarak.

Güldü, ama kahkahası gergindi. "Güzelim sen ne yapacaksın kapatılmış eski defterleri? Raflarda toz tutmuştur onlar hem, açarsan alerji yapar, adamı durduk yere hasta eder, hiç lüzum yok."

Sanırım Atlas ile alakalı en takdir ettiğim şey bir şey tamamen ortadaysa onu yalanlamaya çalışmamasıydı. Geçmişte olanların onun sandığından da fazla bir kısmını biliyordum ama daha fazla kurcalamayacaktım. En azından şimdilik.

Araba iyice yavaşlayıp bir güvenlik bariyerinin önünde durduğunda, dikkatimi önümüzde duran aralıklı binalara çevirdim. Atlas camını indirip güvenliğe "B1 için geldik, Atlas Birinci." dediğinde sorgulayan bakışlarımı tekrar ona çevirdim ve bariyer ağır ağır kalkarken dayanamayıp sordum. "Birini ziyarete mi geldik?"

ASLANAĞZIWhere stories live. Discover now