BÖLÜM 19 | NOEL

43.7K 2.1K 409
                                    

Bölüme İlham Veren Şarkı:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme İlham Veren Şarkı:

Les Deux Love Orchestra - The Moth & The Flame

BÖLÜM 19: NOEL

Yatağın içinde yuvarlanıp bir o tarafa bir bu tarafa döndükçe soğuk çarşaflar tenimi ısırıyordu. Yalnız olup olmadığımı gözlerimi açarak kontrol etmeyi nedense katiyen reddediyordum. Yatağın kenarından yere düşmeme ramak kalana kadar sol uca gidip sağ elimle yan tarafı yokladığımda erkeksi bir gülüşle ödüllendirildim.

Yattığım yerden, "ne o bana mı gülüyorsun sen yoksa?" dedim uyumaktan çatallaşmış sesimle.

"Ne o beni mi arıyorsun sen yatakta yoksa?" dedi sıcacık gülüşü içimi titreten bir kahkahaya dönüşürken.

Bedenimi sesinin geldiği tarafa çevirip gözümün tekini kısık bir şekilde açtıktan sonra bir müddet durup gülümsemesini içime hapsettim. Yine bilgisayarın başındaydı ve odayı sadece ekrandan yansıyan ışık aydınlatıyordu."Evet." dedim hiç çekinmeden. "Ne zamandır ayaktasın sen soğumuş burası!" diye yakındım. Hemen ardından sanki yeni aklıma gelmiş gibi pencereye doğru kısa süren bir bakış attım. Dışarısı alacakaranlıktı. Ya güneş doğuyor olmalıydı, ya da çoktan batmıştı. Kafamın kazan gibi olmasına bakılırsa ikinci seçenek daha olasıydı. İtirafımla beraber dudağının köşesi memnun bir şekilde yukarı doğru meylederken yüzündeki huzurlu ifade kaybolmadı ama sanki canını sıkan bir şeyler var gibiydi.

"Bir şey mi oldu?" diye sordum yorganı üzerimden atıp yatakta oturur pozisyona gelirken. Gözlerini hafifçe yumduktan sonra kafasını bir şey yok der gibi sağa sola sallayıp sorumu geçiştirmeye yeltendi.

"Atlas!" dedim uyarır gibi. "Sorularımı duymamış gibi yapmaktan ya da bana kaçak göçek cevaplar vermekten artık vazgeçmelisin."

"Artık?" dedi kaşlarını kaldırarak.

"Artık." dedim üzerine basa basa. "Bir şeyleri aştığımızı düşünüyorum. Bunu yapmaya devam edemezsin. Beni 'artık' daha fazla dışarıda tutamazsın." dedim ayaklarımı uzun tüylü halının yumuşak yüzeyinde sallandırırken.

Sandalyesinden kalkıp ağır hareketlerle yürüdükten sonra tam karşımda dikildi. Dizleri dizlerime değiyordu ama ben kafamı kaldırıp ona bakmak yerine dizlerimize bakıyordum. Sanki bakarsam beni yine kandırabilecekti. Israrla öylece durdu. İnatla kafamı kaldırmadım. Nefesini sıkkın bir şekilde dışarı üfledikten sonra ondan hiç beklemediğim şekilde dizlerinin üzerine çöktü. Sol eli belime giderek beni yatağın ucuna kadar çekerken, bacaklarımı aralayıp kollarının altından dizlerimle gövdesini kavramak durumunda kaldım. Kendini bana iyice yaklaştırıp burnunu boynuma sokarak derin bir nefes aldı. Sonra kafasını oradan çıkarmadan bilerek üflediğine emin olduğum sıcak nefesi tenimi yakarken "demek bazı şeyleri aştığımızı düşünüyorsun." dedi. Burnu beni daha da çok delirtmek istercesine şah damarımın üzerinden kayarak kulağımın arkasındaki hassas bölgeye baskı yaptığında istemsizce yutkundum. Aynı anda, belli belirsiz tenime değen dudaklarının zafer kazanmış gibi bükülerek yukarı doğru kıvrıldığını hissettim. Oynadığı oyunu biliyordum. Ve bu oyunda iki kişi oynayabilirdik.

ASLANAĞZIWhere stories live. Discover now