ASLANAĞZI | RÉFLEXIONS* | ÖZEL BÖLÜM

31K 1.6K 439
                                    

Bölüme ilham veren şarkı:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme ilham veren şarkı:

Broods - Sleep Baby Sleep

ASLANAĞZI : RÉFLEXIONS* (YANSIMALAR) - EKSTRA BÖLÜM

Bir insanın adını böylesi bir özveriyle taşıması, ayna gibi yansıtması yasaklanmalıydı. Burnumu boynuna gömdüğümde o eşsiz kokusu vücudumdaki bütün hücrelerimi titreştirecek frekansta bir enerji yayıyordu. Tek kelimeyle anlatmak zordu, ama kokusu da adı gibi sonbahardı. Biraz kuru yaprak, yağmur suyunu içine çekmiş toprak. Bunca zaman ona çiçek kokulu herhangi bir şampuan almak için bir sürü fırsatım olmuştu. Ama ben, bencilce benim gibi kokmasını istiyordum. Sonra sabırsızca saçlarının kokusunun o çok sevdiğim kendine özgü kokusuna dönmesini bekliyordum. Sanırım deliriyordum. Bu kız beni delirtiyordu.

Bazen üzerime atlayıp beni parçalayacakmış gibi bakıyordu. Sanki o minik patileriyle bunu becerebilirmiş gibi. Yalan söylemekten nefret ettiğini de, her yalan söylemek zorunda kaldığında istemsizce ekşiyen yüzüyle kendini kolayca ele verdiğini de biliyordum. İşin garibi ben de yalan söyleyemezdim. Ancak yılların getirdiği tecrübeyle kelimeleri istediğim gibi evirip çevirme konusunda ister istemez ustalaşmıştım.

Bu akşam da olduğu gibi onun sınırlarını zorlamaya devam edecektim. Ta ki içeri kabul edilene kadar. Varsın kirli oynadığımı düşünsündü. Onu o dükkanda gördüğüm ilk an, gökyüzünde bir anda beliren bir şimşeği andırdığını ve ışığıyla gözlerimin kamaştığını düşünmüştüm. Hiç beklemediği bir anda, bir yıldırım olup evinin çatısına düşmeyi düşlemiştim.

Yanaklarına oturan pembeliğin, her yakınlaştığımızda heyecanla ellerini nereye koyacağını bulamayaşının, istemsizce yutkunuşlarının... Kabul etmek istemesem de sadece birkaç haftada hepsinin bağımlısı olmuştum. Aslında bu beni bir bakıma sevindiriyordu. Kalbimin tek işlevinin kan pompalamak olmadığını yavaş yavaş anlıyordum. Ve bu beni korkutuyordu. Çünkü eninde sonunda gitmek isteyecekti. Onu yanımda tutmak istememin anlamsızlığını görecekti ve o zaman ikna edici birkaç şey bulamazsam işim çok zordu.

Parmaklarım alışkanlıkla ayak bileklerinin etrafına kapanırken gözlerimi yumdum. "Yeter Hazel." dedim fısıltıdan farksız çıkan sesimle. Sanki ondan çok kendimle konuşur gibiydim. Biliyordum ki beni darağacına götüren o olsaydı, daha fazla zahmete girmesin diye ilmeği boynuma geçiren ben olurdum. Bu kabullenişle titrememi bastıramayarak, "Cezamı kesmen için kalemi kırman mı gerekiyor? O zaman kır. Ama aşalım artık bunları." dedim.

Cevap vermedi ama derin bir nefes aldı ve artık alıştığı ve benimsediği tutuşumdan kurtulmaya çalışmadı. Sessizce ve uykuya dalmamaya gayret ederek uyumasını beklemeye başladım. Sonrasında her zaman yaptığım gibi yattığım yönü değiştirecek, soluğu ensesinde, o çok sevdiğim ve yavaş yavaş müptelası olmaya başladığım sonbahar kokusunda alacaktım.

ASLANAĞZIWhere stories live. Discover now