BÖLÜM 45 | PLAJ

24K 1.6K 739
                                    

Bölüme ilham veren şarkı:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüme ilham veren şarkı:

Lykke Li - utopia

BÖLÜM 45 : PLAJ

Ağustos son demlerini yaşarken kavurucu sıcaklar şaşırtıcı bir şekilde yakamızı bir türlü bırakmıyordu. Topuzumdan kurtulan bir tutam saçı parmaklarımın arasında çevirip tekrar tokanın içine sokuştururken, "Unutmayın." dedim tam karşımda oturan karnı burnunda dört kadına gülümseyerek. "Burada bulunma amacımız sınırlarımızı zorlamak değil, sakın size kendinizi kötü hissettiren bir hareketi devam ettirmeye çalışmayın."

Oturduğum yerde kelebek pozisyonu alıp ayak tabanlarımı birbirine bastırdım ve hafifçe eğilerek İda'ya göz kırptım. Her biri son trimester içinde olan öğrencilerimle aşık atmam mümkün olmasa da, İda sanki içerde sığışabileceği alan yokmuş gibi fazlaca dışarı meyletmişti, ama ben bu durumdan şikayetçi falan değildim. Sadece paranoyaklığım yüzünden üzerime fazlaca bol gelen kıyafetler giymeye başlamıştım. Hepsi bu.

Akşam üzeri ders bittikten sonra hızlıca duş alıp saçlarımı kurutmaya tenezzül bile etmeden kendimi dışarı attım. Aslında pek ümitli değildim ama eğer şanslıysam bu havada saçlarım eve gidene kadar biraz olsun nemli kalıp beni biraz olsun serin tutardı.

Eve vardığımda ilk iş, buzdolabından cam su şişesini çıkarıp, neredeyse nefes bile almadan yarısını mideme göndermek oldu. Buzdolabının kapağını yavaşça kapadığımda gözüm Atlasla olan fotoğrafımıza takıldı ve son zamanlarda sıklıkla olduğu gibi kalbim kesif bir özlemle sancıdı. İlk bir iki ay, her dışarı çıktığımda kendimi diken üzerinde hissetsem de, aslında bunca zaman saçma bir ümitle, bir yerlerde, birdenbire karşıma çıkmasını beklemiştim. Aylar geçtikçe yollarımızın bir gün elbet tekrar kesişeceğine dair tüm umutlarım da tükenmişti. Tekrar mesaj atma ya da herhangi bir şekilde iletişime geçme girişiminde bulunmamıştı. Élodie'yi de aramıyordu, sert çıkışımdan sonra sarı kafanın bu konuda bana yalan söylemeyeceğinden emindim. İçimde zar zor da olsa karşı koymaya çalıştığım internette adını aratma dürtüsü vardı. Ama bulacaklarımdan korkuyordum. Teknolojiyle olan münasebeti düşünülürse, belki de bulamayacaklarımdan. Sanki o hiç var olmamış ve ben onu kafamdan uydurmuşum gibi.

Bir anda ortalığı velveleye veren telefonumun melodisiyle girmiş olduğum transtan çıkıp ağır ağır spor çantama doğru yürüdüm. Dizlerimi kırıp yere eğilerek elimi çantanın derinliklerine attım. Israrla çalmaya devam eden telefonu bulduğumda, ekranda gördüğüm isim artık beni şaşırtmıyordu. Nihayet cevap verebildiğimde, "Anne fındık nasılsın?" diye şakıdı Élodie. Bu kızın enerjisi ve neşesi hiç bitmiyordu.

"İyiyim şimdi geldim eve, gelsene domates soslu makarna yaparım sana akşam yemeği için." dedim oldukça cazip olduğuna emin olduğum teklifimi sunarak.

"Ya gelmek isterim ama Luc yarın plaja gidelim diye tutturdu. Sandviç malzemesi almak için süpermarkete geldim şimdi." dediğinde dudaklarını memnuniyetsizce büzüştürdüğünden emindim. "Sen de bizimle geliyorsun demek için aradım."

ASLANAĞZIWhere stories live. Discover now