BÖLÜM 38 | AYNADAKİ SIR

23.6K 1.4K 598
                                    

Bölüme ilham veren şarkı:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüme ilham veren şarkı:

XYLØ - BLK CLD

BÖLÜM 38 : AYNADAKİ SIR

Ruhum, kemiğin üzerinden kolayca sıyrılıp dökülen bir et parçasıymış gibi ayrıldı bedenimden. Bedenimin tam karşısında durup kendime baktım. Bomboş bakan gözlerimle bakıştım önce. Kaskatı kesilmiş vücudumdan yumruk olmuş ellerime doğru indi bakışlarım. Sanki yaşamsal tüm fonksiyonlarım bir anda, şah damarıma nokta atışı yapan tek bir cümleyle son bulmuştu. Kolayca böyle düşünebilirdim, eğer benim komutlarımdan bağımsız bir şekilde ciğerlerime dolmaya devam eden hava, göğüs kafesimi belli belirsiz bir şekilde şişirmiyor olsaydı. Şimdi içi boş bir ağaç kovuğuna benzeyen bedenimi olduğu yerde bırakıp akışkan bir maddeymişçesine Atlas'a doğru süzüldüm. Duyduklarım bizim bütünlüğümüz için ne ifade ediyordu?

Bir anda kendimi bulduğum bu boyutta, her şey ağır çekimde gerçekleşiyordu. Havada uçuşan birkaç toz tanesinin ardında bıraktığı parıltı gözden kaybolduğu anda, Atlas'ın bu eve girmeden önce beline yerleştirmiş olduğu silaha uzandığını gördüm. Sadece bir saniye boyunca bana baktı, bu normal şartlar altında saliselerle hesaplanıyor olmalıydı. Silahı hiç tereddüt etmeden sol eliyle sıkıca kavradı ve namlusunu babama doğrulttu. Havada oluşan hafif rüzgarımsı, dalgalanmaya benzer bir hareketle ben de o tarafa savruldum. Babamın gözleri kademe kademe kısıldı, neredeyse kapanacak raddeye geldi. Sonra bir eli odada olup bitenelerden habersiz bir şekilde kablolarla ve makinalarla hayata tutunmaya çalışan hasta adamın yatağındaki yüksekçe duran demir barlardan birini sıkıca kavradı. Onu korumak adına, gerekirse kurşunun önüne atlamayı bile göze almış gibi bir hali vardı. Tekrar kapının olduğu yöne doğru dönerek Atlas'a ve bana uzaktan baktım. Atlas baş parmağının tek bir hareketiyle silahın emniyetini açtığı anda, tıpası çekilmiş bir lavabodan aşağı düşermiş gibi bir hisle bedenime geri döndüm.

"Sen!" diye hırladı Atlas. "Sen sakın o palavralarınla tekrar beynimi yıkamaya kalkma! Karşında beş yaşındayken evinden zorla koparıp aldığın çocuk yok artık senin."

Babam sanki bu günlük rutiniymiş ve alnının tam ortasına denk gelecek bir şekilde doğrultulmuş olan silahla bir sorunu yokmuş gibi rahat görünüyordu. Dudaklarını garip bir şekilde büzüp abartılı bir şekilde omuz silktikten sonra konuştu. "Eğer sen aslını inkar etmekte ısrarcıysan, sıkıntı yok tabi."

"Mustafa!" diye kükredi Atlas bu defa ve babama doğru tehditkar bir adım atarken beni arkasında bırakmış oldu. "Sana ilk defa mı bu kadar yaklaştım sanıyorsun?" diye sordu sesinden akan yakıcı bir nefretle. "Şansını fazla zorlama derim. Babamın sen değil şu yatakta ruhunu teslim etmeye çalışan adam olduğunu da, beni onun emriyle ailemden koparıp aldığını da uzun süredir biliyorum ben zaten."

Babam bu defa ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı ama hareketleri hala abartılı ve alaycıydı. "Tamam, tamam, beni yakaladın. Ben bir şansımı deneyeyim demiştim sadece." dedikten sonra sağ elini iyiden iyiye kırlaşmış saçlarının içinden geçirerek saç tellerini çekiştirdi ve sinirleri fazlaca bozukmuş gibi bir kıkırtı çıktı dudaklarının arasından. Sonra odaya girdiğimizden beri, ilk defa direkt olarak gözlerimin içine baktı ve "fındık kurdu sen beni anlıyorsun değil mi? Ben her şeyi ailemiz için yaptım." dedi.

ASLANAĞZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin