40.Bölüm(Hasta)

20.9K 669 56
                                    

Başımın ağrısı ile gözlerimi açmaya çalıştım. Hala hava aydınlanmadığına göre saat beş bile olmamıştı. Alarm çalmadan uyanmak iğrenç. Ah bu gün okul var birde. Kafamı yavaşça Poyraz'ı görmek, hatta hala uyuyorsa izlemek amacıyla sağa çevirip gözlerimi zorlukla açtığımda yanımın boş olmasını ummamıştım. Hafif bir tedirginlikle doğrulmaya çalışınca başıma giren şiddetli ağrı sebebiyle yerime çivilendim. Karanlıkta nerede olduğumu anlamayınca gerçekten korkmaya çalıştım.

Burası bizim odamız değildi.

Kesinlikle yabancı bir yerdeydim.

Kendimi yeniden doğrultmaya çalıştığımda başıma giren ağrı sebebi ile inleyerek kendimi yatağa bıraktım.

''Rüya.''

Duyduğum Poyraz'ın tedirgin sesinin ardından odanın ışıklarıda açılınca biraz rahatladım. Etrafına bakınca bir hastane odasında olduğumu fark ettim. Ardından yeniden Poyraz'a bakınca gözlerinin altı uykusuzluktan şişmiş ve kızarmış, saçları dağılmış olduğunu fark ettim. Çökmüş gibiydi. Olanları hatırladığımda yüzümü buruşturdum.

Bir göz kırpma süresinde ilk önce yanıma yaklaşıp iyi misin dedikten sonra koşarak koridora çıkıp bir şeyler bağırıp geri yanıma döndü. Ben hala ona şaşkınca bakarken, onunsa ağzımdan çıkacak ilk heceyi bekler gibi bir hali vardı.

Sonra elimi tutup az önce heyecanla sorduğu soruyu yineledi.

''İyi misin Rüyam?"

Sorunun içinde meraktan çok istek vardı. Sanki iyi misin demiyordu da lütfen iyi olduğunu söyle diye yalvarıyordu. Gülümsemeye çalışırken kafamı salladım. Gözlerinden bariz bir rahatlamışlık farkedildi.

''Cadılar bayramı için zombi makyajı mı yaptırdın hayatım. Ne bu halin?"

Onu neşelendirebillmek için söylediğim cümleden sonra çocuk gibi kıkırdadı. Saçlarını karıştırdıktan sonra buruk bir gülümsemeyle gözlerimin içine baktı. Bende onun içten gülümsemesine karşılık verdim ve gözlerimi açtıgımdan beri merak ettiğim soruyu sordum. Derin bir nefes aldıktan sonra ona baktım.

''Ne oldu Poyraz bana?"

O daha söze başlamadan odaya giren doktor olduğunu düşündüğüm insanlar bana gülümseyip ellerinde tuttukları ajanda gibi bir şeye bakıp konuşmaya başladılar.

''Merhaba Rüya, kendini nasıl hissediyorsun?"

''İ-yi... sanırım. Neden burdayım.''

''Eşinizlede konuşmuştuk ve sizinde bilmenizde fayda var. Buraya gelmeden önce bir baygınlık geçirdiniz.''

Doktor bunları söylerken aklıma o anki görüntüler geldi Poyraz'la Yavuz'un kavgası, ders çalışmamız, ah tabi birde Poyraz'ın zekası ve karanlık. Doktor sözüne devam ederken dikkatimi ona verdim.

''Bir kaç kan testi ve ekg uyguladık. Rüya, kalbinde ritim bozukluğu var ama korkulacak bir şey yok. Büyük ihtimal genetik. Tekrar ediyorum korkulacak hiçbir şey yok. Evde ilaç tedavisi göreceksiniz bir süre. Sizden tek ricamız çok ani duygu değişimlerine girmeyin. Moraliniz bozuk olmasın. Az sonra sözle konuşmaya Faruk bey gelicek, bundan sonra sizden sorumlu doktorunuz.''

Doktoru dikkatlice dinlerken Poyraz'ın benden daha çok endişelendiğini farkettim. Elinin içi terlemişti ve gözlerinde beni üzen bir endişe vardı. Poyraz'ın yeni bir yüzü ile karşılaşıyordum. Yavuz'u döverken ki yüzü korkunç mu demiştim? Unutun onu... Böyle üzgün olmasındansa öyle daha iyiydi.

Ortamdaki sessizlik saniyeleri değilde yılları götürüyor gibiydi. Söylemek istediğim şeyler vardı ama nasıl cümleleri birleştireceği mi bir türlü bulamıyordum. Ne diyecektim ona üzülme mi?

Rüyalarımın Hırsızı (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now