12.Bölüm(Gün batımında bir kaktüs..)

26.5K 1K 43
                                    

Uyumak gerçekten çok zordu. Olayın şokunu hala atlatamamıştım. Yaklaşık 10 saat geçmişti ama hala ilk saniyesindeki kadar kalbim çarpıyordu. Poyraz beni öptükten sonra ben kalp krizi geçirdiğimi düşünüyor diğerleri ise ayrı bir şok geçiriyordu. Herkes o olaydan sonra bizi yalnız bırakmak amacıyla bir bahane bulup evden gitmişti. Öküz Poyraz Efendi ise hiçbir şey olmamış gibi iyi geceler deyip yatmıştı. Kesin şimdi horul horul uyuyordu. Buz kütlesi.. Bi insanın yüz ifadesi hiç mi değişmez? Bir insan mı dedim? Tam bir odun ya..

Bir kaç saat uyuduktan sonra zorla uyandım... Okul vakti. Odadan dışarı çıktığımda Poyraz etrafta görünmüyordu. Onun yüzünü hiç görmek istemiyordum. Ya utançtan ya da sinirden.. İkisinden de. Göt herif.. Bu odunla tanıştığımdan beri iyice küfür etmeye başlamıştım. Benim gibi leydiye(!) hiç yakışmıyordu. Asi Leydiye.. Hazırlanıp çantamı kaptığım gibi okula gittim.

Taksi bulamayıp otobüsle gitmek de bana kısmetti sanırım. Sabahın köründe herkes otobüste mi? Hiç mi hiç yer yoktu.

Okula vardığımda çok erken gelmiştim. Doğru düzgün kimse yoktu. En arkalarda bir yere oturdum. Yeşim ve Yalın gelince yanıma doğru yaklaştılar. Neyim olduğunu sordular? Tabi Yeşim'in soruşu daha farklıydı. Yalınınki ise daha çok atarlıydı. Aslında onun atarını hiç mi hiç çekemezdim ama nedenini gerçekten merak etmiştim.

''Sen niye atarlısın Yılın?''

''Yılın mı? Rüya ismimden soğudum. Hayır tatlı olmadın.. Dün yeni arkadaşlarınızla gün yapmışsınız. Ama her zamanki gibi benim haberim yok. Ohh sessiz sinemalar cipsler..''

''Bu muydu atarın?''

Acaba öpüşmemizden haberi var mıydı? Tabiki yoktu benimki de zeka işte. Olsa Poyraz'ın cenazesine giderdim okul yerine.. Hele evli olduğumuzu öğrense Yalın kendini de öldürür Poyraz'ın cehennemde olup olmadığına bakardı. Of acaba Poyraz beni merak etmiş midir? Öküz.. Aptal.

Gün boyunca birde Yeşim'in sorgusunu yemiştim.

"Ne oldu dün biz gittikten sonra?"

"Ne olmasını bekliyorsun Yeşim ?"

"Bilemicem her şey olabilir.."

Allahım birde göz kırpmıştı ya ben bu kızı yakında öldürecektim ya hayırlısı... Daha dün yaptıklarını unutmuş değildim.

"Hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Sanırım sadece o anki konu mankeniydim."

"Hadi canım.. Hiç öyle gözükmüyordunuz ama..."

"Her neyse Yeşim kapat artık konuyu ismini bile duymak istemiyorum şu an... Hem bir dakika sen dün ne kadar çok saçmaladın ya Kenan olayını anlatmak nerden çıktı ?"

"Konu konuyu açtı ben ne yapabilirim ki ?"

"Ya onu geç Poyraz'a enişte dedin ya e-niş-te."

"Oda ortamdan dolayı Yavuzlar sana yenge deyince bende boş bulundum. Hem yalan mı bugüne bugün senin kocan e haliyle benimde eniştem."

"Yeşim kapa çeneni ya da ben kapatmasını bilirim."

"Aman tamam be.. Sinirini git kocandan çıkar kızım ne bana bulaşıyon."

"Töbe ya hala koca diyor kalk Yeşim hadi kafan güzel yine senin."

Allahtan Yeşim gün içinde bir daha beni sinir krizine sokacak bir davranışta bulunmamıştı. Öğle arası ben Yalın ve Yeşim dışarı çıkıp banka oturmuştuk. Temiz hava iyi gelmişti.

O sırada Poyraz'ın ve sert gibi görünen ama tavuk taklidi bile yapan tayfası bize doğru yaklaşıyordu. Nasıl içeri girmişti ki pat diye? Kesin parayla hocaları bile susturdular. ÖKÜZ POYRAZ buraya yaklaşırken bense bildiğim tüm duaları okuyordum. Zil çalmıştı ve herkes içeri girmişti. Şükürler olsun ki çoğu bu sahneyi görmemişti. Kahretsin Yalın da burada nolur yanlış bir şey söyleme. Hayatında bir kez olsun kalas olma. Ben yalvarır gözlerle Poyraz'a bakarken daha Poyraz konuşmaya başlamadan Serkan çok büyük bir pot kırmıştı.

''İnsan haber verirde gider be yenge her yerde seni arıyoruz''

Bunu duyan Yalın sinirlenmiş Poyraz'ın zaten sert olan yüz ifadesi daha da sertleşmişti.

''Yenge derken''

Hepsi sorar gözlerle bana bakarken alacağım nefes bile ortamı değiştirebilirdi. Duyduğumuz Yeşim'in kahkahası ile hepimiz ayrı bir şaşırmıştık.

''Çok komiksin ya Serkan. Şey Yalın ya dün biz sessiz sinema oynarken Rüya bir filmi canlandırıyordu. Acayip komikti. Sanırım ismi Yenge baldan tatlıdırdı da. İsmi de oradan Yenge kaldı. Çok komik değil mi? ''

''Öyle mi? O ne biçim film kim yapımcısı''

İşte şimdi toparlaması gereken biri bendim. Hemen bir yapımcı ismi uydurmam gerek.

''Yalın oha bilmiyor musun? Tabiki de Hale Demiröven''

Yalın rezil olduğunu düşünürken Poyraz beni kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Zorla arabaya bindirdi. Eve gidene kadar hiçbir şey konuşmamıştık. Ben söyleyecek bir şey bulamadığımdan o ise sinirden. Evde olacak büyük patlamaya hazırlanıyordu ya da...

Eve vardığımızda aynı şekilde eve girdik. Ve sinirli bir şekilde söze başladı.

''Sen ne yaptığını sanıyorsun?''

''Ne yapıyor muşum ?"

'''Bilmezlikten gelme Rüya'

''Neyi ?"

''Rüya... Bana ya da herhangi birine haber vermeden nasıl evden gidersin ''

''Sen annem misin babam mısın nasıl karışabilirsin? Yıllardır onların karışmadığı şeye sen nasıl karışabilirsin ki?''

''BEN SENİN KOCANIM ANLA ŞUNU ARTIK''

''Kağıt üzerinde.''

Bunu söylememle çok sinirlenmiş odasına çıkmıştı. Haklıydım ama aynı zamanda birazcık da haksızdım. Ama ben de çok sinirliydim. Biz anlaşmamızı yapmıştık. Karışmak yoktu. Hiç bir şelikde...

Saatler geçmiş o odasında oyalanmıştı. Sanırımm... Bense boş boş televizyona bakıyordum. Odasından çıkıp aşağıya indi. Yüzüme hiç bakmadı. Hem de hiç. Bir arkadaşıyla buluşacaktı galiba.. Bir kağıda adresi yazıp cebine koydu. Çıkmadan önce ona ben de geleceğimi söylesem de beni tınlamamıştı.

Ama ben onun gideceği yeri bulurdum. Kesinlikle bulurdum. Ama nasıl?

Prison Break. Hayatımı kurtaran dizi.. Tabi ya.. Kağıdın altındaki kağıtlara izi çıkmış olamaz mıydı? Olabilirdi. Tükenmez Kalemin gücü aşkına.

Hemen gidip kağıda baktım. Evet gerçekten öyleydi. Ama bazı şeyler çok zor okunuyordu.

Hemen hazırlanıp çıktım. Taksi şoförü görünüşe göre adresi çok iyi biliyordu. Ben oraya Kaşkanmız sokak yazmıştım. Öyle bir sokak gerçekten olabilir miydi? Her neyse..

Oraya vardığımda yıkık dökük bir eve gelmiştim. Gerçekten berbat bir yerdi. Acaba uyuşturucu kullanan bir Poyrazla mı karşılaşacaktım. Yok canım, olabilir miydi?

Eve girdiğimde hiç kimse yoktu. Etrafa göz atarken güneş batmak üzereydi. Günün en sevdiğim zamanı..

Her yerde kaktüs vardı. Biri bana tuzak mı kurmuştu. Şu an aklıma her türlü öldürülme sahnesi geliyordu. Ama ben hala yürümeye devam ediyordum.

O sırada arka bahçesinden bir ses geldi. Bir adam vardı bana gülümseyen. Bir anda ışıklar açıldı. Bir sürü süslemenin arasında gülümseyen adamı tanımıştım.

Aman Tanrım. Poyraz..

Bu.. bu Poyrazdı ve bir anda bir çok kişiden gelen sese benzeyen bir bağrışmayla ikinci şokumu yaşadım.

''Doğum günün kutlu olsun Poyraz'ın kaktüsüüüü!!!!''

Rüyalarımın Hırsızı (Düzenleniyor)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora