Son Özel Bölüm: "İyi ki Doğdun"

3.1K 175 35
                                    



                                                         Sondaki açıklamayı herkes okusun lütfen!

                                                                                                      

Bugün çok özel bir gündü.

Bugün 10 Mayıs'tı.

Tan'ın, oğlumun kutlayacağımız ilk doğum günü, geçen sene doğduğu gündü.

Evde büyük bir karmaşa vardı, herkes heyecanlıydı. Annem ve Eylem anne misafirler için servis edilecek yiyecekleri hazırlarken Bilgin tembel bir şekilde Eylem annenin bin kere silmiş olduğu mobilyaların tozunu yeniden alıyor, bunu yaparken sakız çiğneyip müzik dinliyordu. Tüm bu yabani tavırlarına karşın Bilgin mükemmel bir halaydı: Tan ona resmen tapıyor, onu görünce gözleri gülüyor, Bilgin'de ona bakmaktan büyük bir zevk alıyordu. Bilgin Yalın'ın ona söylediği hiçbir şeyi dinlemezken bu esnada Yalın ve Efdal Tan'ın ilk doğum gününün özel olması gerektiğini söylemiş ve oğlumun fotoğrafını evimizden yürüterek onu küçük özel kartlara bastırmıştı. İsteyen herkes bu kartlardan alabilecekti, üstelik boyutları da çok fazla küçük değildi. Yere oturmuş, Yalın başına gelmiş bir olayı Bilgin'e anlatırken, Bilgin de onu dinlemezken uğraştıkları şey buydu. Yalın bir oyun şirketinde iş bulduğu için çok mutluydu. Böylece sabahtan akşama kadar sevdiği şeyi yapabiliyor, demoları herkesten önce oynayabiliyordu.

Efdal oldukça mutlu bir şekilde kartları düzenliyor ve onlara minik kurdeleler takıyordu. Tan altı aylıkken Damla'ya evlenme teklifi etmişti ve Damla orada bayılmış, ancak saatler sonra ayılabilmişti. İlk önce Efdal'den köşe bucak kaçmış ama sonunda evlilik teklifini kabul etmişti. Bundan üç ay sonra düğünleri vardı ve ben oğluma acilen bir oyun arkadaşı istiyor, bu konuda sürekli sevgili yarımı sıkıştırıyordum. O da bana sevgili yarısının oğluşuna sürüsüyle oyun arkadaşı yapacağını söylüyordu. Tabii Damla bunu duyunca kafasına okkalı bir tokat indiriyordu ama Efdal'in umursadığı bile yoktu, aslında alışmıştı bu duruma. Efdal ile Damla biraz para biriktirmek istemişti evlenmeden önce. Damla'nın sinirlenip patronuna posta koymasıyla terfi alması bir olmuştu. Sanırım patronu dişli çalışanlarını seviyordu. Garip bir adamdı.

Yalın ve Efdal kartları düzenlerken takımın eksik parçaları Onur ile Taylan tamamen başka şeylerle meşguldü. Kocacığım, yanaklarını yediğimin evladı pastanın durumunu öğrenmek için anlaştığı pastaneyi aramış onlarla konuşuyor, Onur ise Tan'ın hediyelerini annemin hazırladığı masanın üzerine güzelce diziyordu. Amcaları arasında Tan'ın en fazla kucağına çıktığı Onur'du. Efdal ile genelde yaramazlık yapıyor, Yalın ile oyunlar oynuyor, Onur'a ise öpücük ya da kucak istediğinde gidiyordu. Onur böyle zamanlarda gözümün içine bakıp ağlamaklı bir ifade ile burnunu çekiyor, Leyla da gülüp duruyordu. Güzin ile Baha büyümüş, Baha Güzin'inin çocuğuna bakar olmuştu. Bu da onu duygulandırıp duruyordu.

Adamlar etraf ile ilgilenirken kadınların ilgisinde tek bir kişi vardı: o da oğlumdu. Tan'ın tüm güzel takım elbiselerini çıkarmış hangisinin ona daha çok yakışacağını bulmaya çalışıyorlardı. Tan'ın altında sadece bezi vardı, Damla elbiseleri ölçüp biterken Leyla sürekli oğluşumun göbüşünü öpüyor, Tan da gıdıklandığı için gülüyordu. Sonra Damla'dan azar yiyorlar ve susmak zorunda kalıyorlardı ama Damla uzanıp kıskanç bir şekilde Tan'ın boğum boğum kollarını öpünce neşeleri eski haline dönüyordu.

Tan'ın odasının kapısında durmuş arkadaşlarımı izlerken hafifçe gülümsüyordum. Annemler mutfaktan beni kovdukları için yapacak bir şey bulamamıştım. Üstelik Hüseyin Baba birkaç akrabalarını almak için gittiğinden konuşacak birini de bulamıyordum. Zaten her zaman güzel olan ilişkimiz Tan doğduktan sonra daha da iyi olmuştu. Damla bunun bir 'erkek' evlat doğurduğum için olduğunu öne sürse de, ben o yüzden olmadığını biliyordum. Hüseyin Baba Tan doğduktan sonra özellikle üzerime düşüyordu çünkü baba eksikliği çekmemi istemiyordu. Bu yüzden oturmaya geldiklerinde Bilgin ile Eylem anne hemen Tan'ın yanına koştururken o, benim yanıma gelir, sarılır, halimi hatrımı sorardı. Benim için Taylan ile tartıştığı bile oluyordu. Sürekli ona, "Sen ne anlarsın! En iyisini gelinim bilir!" diyip duruyordu. Taylan artık bu işe iyiden iyiye gıcık olmaya başlamıştı. Üvey evlat muamelesi görüyordu adamcağız.

FAVORİWhere stories live. Discover now