26.Bölüm: Çocuk Parkında Facia"

4.1K 343 70
                                    

Barış Manço - Zehra (Cevahir&Yalın'dan çocuklara gidiyor.)

*


Diğerlerinin bana gülmeleri, ardından Efdal'in de "Benim de Supermanli baksırım var ne olmuş yani? Gülmeyin ulan benim sevgili yarıma!" diyip yanaklarımı mıncırması tüm aksiyonu alıp götürmüştü okul bahçesinden. Gülmeler kesilmişti ama benim Chikoritalı külodum herkesin ağzına sakız olmuştu. Öğleden sonra bile herkes benim donumdan bahsediyordu. Okul çıkışında bile arkamdan "Chiko!" diye bağıranlar olmuştu.

Ama sanırım en beterini eve döndüğümde yaşamıştım. Yorgun argın eve döndüğümde, annemi evde; üstelik de hazırlanırken bulmuştum. Ve o an...tabir-i caizse popoşum tutuşmuştu. Ben kaçmak için yeltenmeye hazırlanırken annem bombayı patlatmıştı.

"Hadi hazırlan kızım bu akşam Gümüş Günü Ayten Teyze'nde."

İşte o cümleden sonra istemeye istemeye üzerimi değiştirmek zorunda kalmıştım. Telefonumu ve kulaklığı alıp kapının önüne dikildiğimde annem hala başörtüsünü bağlamakla meşguldü. Bir yandan da hoparlörden Ceylan Teyze ile konuşuyordu. İçimden kaçmak için planlar yapsam da gerçeğe dönüştüremeyeceğimi biliyordum. O anlık tek umudum Yalın'ın da orada olmasıydı. En azından akşamımı daha katlanabilir kılardı!

"Tamam canım çıkıyoruz bizde şimdi, tamam öptüm." Annem telefon elinde, çantası kolunda bana doğru gelirken artık kapının önünde yere oturmuş biçimde onu bekliyordum. Telefonunu kapatıp bana baktı ardından fortmantoya uzanıp montunu aldı. "Eh hadi kızım kalksana."

Asıl sana hadi kadın! On saattir seni bekliyorum burada! Ağaç oldum be ağaç oldum! Karbondioksit alıp oksijen veriyorum artık sayende!

İçimden atarlanırken sessizce kapıyı açıp dışarı çıktım. Botlarımı ayaklarıma geçirirken açılmaya başlayan havaya bakış atmayı da ihmal etmedim. Tam ben ölüme giderken açacağı tutardı havanın zaten! Ne bahtsızdım ayol.

Annemde ayakkabılarını giyince merdivenlerden aşağıya indik beraber. Ceylan Teyze gelmiş, arabanın içerisinde bizi bekliyordu. Kısa bir öpüşme faslından sonra annem önce ben arkaya bindik ve o korkunç eve doğru yol aldık. On iki tane koca koca kadınların arasında bize kim bilir ne tür eziyetler yapacaklardı. Küçük kalan memelerimden tutup içe kapanıklığıma kadar konuşacaklardı. Üstelik kaçmak istesem bile izin vermiyorlardı. Palyançoymuşum gibi hissediyordum artık yani!

Annem ile Ceylan Teyze konuşurken telefonuma gelen mesajla birlikte dikkatim dağıldı. İkisinin neler-ettin muhabbetine kulaklarımı tıkayıp mesajı açtım. Az kalsın küfredecektim ki kendimi zor tuttum.

Kimden: Pislik, Öküz, İşe Yaramaz Çağlar (Geber)

Nasılsın güzel kız? Umarım iyisindir. Bugün beni boğmaya sen ya da Taylan gelmediğine göre ona söylemeyip sırrımı saklamaya karar vermişsin gibi görünüyor. Tebrik ediyorum öncelikle. (Seni alkışlayıp arkandan ıslık çaldığımı hayal edebilirsin.) Eh sende bana alıştığına göre artık kankayız , değil mi?

Bu arada geçmiş olsun, iyisin değil mi? Hala hasta isen sana tarhana çorbası yapabilirim. :)

İçmem çorbandan içmem...

Kalbim Kazım Koyuncu'ya bağlarken fısıldayarak "Mıymıntı." Diye söylendim. Vallahi boğacaktım ben bu çocuğu böyle giderse! Ya da olmadı üzerine Damla'yı salacaktım. Efdal'in üzerinde yapmayı kurguladığı tüm acı dolu fantezilerini Çağlar'a uygulayabilirdi. Böyle saçlarını tek tek yolar ardından onları burnuna tıkıp bir uçağın ucuna bağlardı onu. Bizde Taylan'ımla el ele tutuşup gün batımına doğru ilerlerdik...

FAVORİWhere stories live. Discover now