45. Bölüm: "Sevdamız"

3.3K 349 68
                                    

Işıl German - Ağlıyorsam Sen Aldırma

*

Müdür bana ihtar verip yolladığında okulda daha fazla duramadım. Herkes benden, benim ne kadar değişmiş olduğumdan bahsediyordu. Bu gereksiz ilgi canımı sıkıyordu, Taylan itirafımdan beri sessizdi. Anlaşılan reddedilmiştim ama o kadar çok şeyden acıyordu ki canım odaklanamıyordum.

Bu yüzden eve gittim ve yattım. Ağrıyan başıma inat Diva'dan bir şarkı açıp dinlemeye koyuldum.

Hani bizim sevdamız, devirirdi dağları? Zamansız geçti bak, ayrılığın rüzgarı. Hani bizim sevdamız...

"Aşkı icat edenin saçları titişsin," dedim yeniden ağlamaya başlayarak. Her şey yolunda giderken bir anda bozulmak zorunda mıydı? Niye hep böyle oluyordu? Çağlar onu terk ediyordu, kalbini kırıyordu ama o ne yapıyordu? Gidip üzerine koklaşıyordu onunla.

Sanki canını acıtmamış gibi davranıyordu. Tüm bu insanların sorunu neydi? Üzen insanların yanına koşup gitmeleri şart mıydı? Kızı, erkeği fark etmiyordu hepsi kalp kırıklıklarını seviyordu işte!

Nasıl da bakakalmıştı suratıma. Nasıl da o güzel gözlerini kısmıştı bana. Hiçbir şey söylememişti, gitmeme engel olmamıştı. Hatta mesaj bile atmamıştı! Ne bekliyordum ki zaten, yalan ustasından ne umuyordum? Kalbimi kırmak istemediğinden yalanlar söylemiş beni iyi tutmuştu, sevgimden kanmış ve de susmuştum. Şimdi ise duruyordum burada, hala ağlıyordum.

Annem, garibim bile bu duygu geçişlerimden, yaşadıklarımdan dolayı şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Ayşe Teyze aramıştı, hatta gelmeyi teklif etmişti ama istemedim. Yalnız kalmak istiyordum. Tüm sınırım taşmıştı artık, benim gibi bir Cevahir'i bile yoldan çıkarmışlardı. Umurumda değildi gerçi. İçimdekini saklamak zorunda değildim, kimse ezemezdi beni, istemediğim şeyleri yaptıramazdı bana.

"Oh be dünyalar varmış!" dedim burnumu çekerek. "Rahatladım ya! Yok artık pısırık Cevahir!"

Yatağımda döne döne annem gelene kadar oyalandım. Evde yemek olmadığından makarna yapıp yiyiverdik. Yemin ediyorum ortalama bir öğrenci evinden daha çok makarna tüketiyorduk.

"Kızım?" dedi annem ben çayını uzatırken. Çoraplarımı pijamamın üzerine çekmiştim, kafamda ne idüğü belirsiz bir topuz vardı ve de üstümde dayımdan çarptığım bir tişört vardı. "İyi misin yavrum?"

"Niye?" dedim bulunduğum depresyonda neşelenmek için yaptığım abuk makyajımı ıslak mendille silerken. İyi değildim valla.

"Ne niyesi? Tarlası tare faresi tarafından basılmış teyzen gibi karalara bağlamışsın. Giyimin başka mesele makyajın başka. Bu ne kızım, harptan çıkmış gibisin! Söyle bana."

İç geçirdim. Söylemeli miydim? Mendili suratımda gezdirirken yerime oturdum. Annem yazmasının ucuyla alnını silerken bana bakmaya devam etti. Ekrandaki CSI: Miami bile dikkatini çekmiyordu.

"Taylan ile ayrıldık."

Bir anda gözleri büyüdü annemin. "Ne? Neden kızım? Hani çok iyi anlaşıyordunuz?"

Annemin gözlerine baktım. Ardından da koltuğun tepesine doğru kondurdum popomu. Rahat pozisyonumu aldıktan sonra da başladım anlatmaya. En başından, itirafımdan, onun sevgilisinden başladım. Okula yalan söylemesinden, benden sevgilisi olmamı istemesinden bahsettim. Ve düne kadar geldim. Annemin Taylan'a söylediklerini duyduğumdan bahsetmedim. Neden bilmiyorum ama üzülmesini istemedim. Ben anlatırken çayını içti, hiçbir soru sormadı. Bilirdim ki kızmazdı, anlardı.

FAVORİWhere stories live. Discover now